Kimler dünyayı sevmez?
Bediüzzaman’ın tasnifine göre dört sınıf insan dünyayı tahkir eder ve sevmez:
1- Ehl-i mârifettir. Cenâb-ı Hakkı derinden bilmeye, O’nu tanımaya, sevmeye, rızasını kazanmaya ve O’na ibadet etmeye mâni olduğu için ehl-i marifet dünyayı sevmez.
2- Ehl-i âhirettir. Âhiret nimetlerine düşkün, gece gündüz âhiret için hazırlanan, ebedî hayat için çalışan kimseler dünyanın geçim derdi, çoluk çocuk derdi, aşı ve işi gibi bir takım zorunlu çalışmalarından rahatsız olurlar. Âhireti bilen ve âhirete hazırlanan, fakat dünyanın zarûrî işlerinden dolayı âhiret amelinden geri kalan bu kimseler, Cennetin güzelliklerine nisbeten dünyayı çirkin görürler. Nitekim dünyanın bütün güzellikleri, Cennetin güzelliklerine oranla hiç hükmündedir.
3- Ehl-i Dünyadır: Dünyayı sevmeyen üçüncü sınıf insan gurubu aslında ehl-i dünyadır. Bir kısım ehl-i dünya dünyayı aslında sevmez; çünkü eline geçiremez. Fakat bu sevmemek, dünyanın nefretinden değil; dünyanın sevgisinden ileri geliyor ve makbul değildir.
4- Ehl-i dünyadır: Dünyayı sevmeyen dördüncü sınıf insan da aslında yine ehl-i dünyadır. Bu kısım ehli dünya ise, dünyayı eline geçiriyor, yatıyla, katıyla, parasıyla, puluyla dünyayı ayaklarına serilmiş buluyor, dünyayı dolu dolu yaşıyor.
Fakat ne çâre; dünya durmuyor, gidiyor. Onu da beraber götürüyor. O da bunu anlıyor ve kızıyor. Sırf teselli bulmak için dünyadan nefret ettiğini söylüyor. “Pistir!” diyor. Oysa bu sevmemek de dünya sevgisinden ileri geliyor.
Dünya ile ilgili olarak makbul sevmemek ise, ilk iki sınıf olan ehl-i mârifet ve ehl-i âhiretin sevmemekliğidir.2
Kalbin içi Allah’a aittir
Dünyayı âhiretin bir tarlası, Cenâb-ı Hakkın isimlerinin aynası ve geçici bir misâfirhânesi olarak sevmenin, nefs-i emmâre karışmamak şartıyla Cenâb-ı Hakk’a ait bir sevgi olduğunu bildiren Bedîüzzaman, bunun için dünyayı ve dünyadaki varlıkları mana-yı ismiyle değil, mânâ-yı harfiyle sevmemiz gerektiğini söylüyor. Yani Bedîüzzaman’a göre dünya, “Ne güzeldir!” diye değil; “Ne güzel yapılmış ve yaratılmıştır!” diye sevilmelidir, kalbimizin içine Allah’tan başka sevgilerin ve muhabbetlerin girmesine izin vermemelidir, çünkü kalbin içi Allah’a mahsustur.
Bedîüzzaman Hazretleri, dünyayı âhiretin tarlası ve Allah’ın isimlerinin aynası hükmünde görerek sevmenin ahiretteki neticesinin, dünya kadar, fakat fani dünya gibi fani olmayan bâkî bir Cennet olduğunu müjdeliyor.3
Dipnotlar:
1- Âl-i İmrân Sûresi, 3/14.
2- Sözler, s. 571, 572.
3- Sözler, s. 592.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder