İslâm dini birliği, beraberliği, kardeşliği ve bunu temin edecek olan cemaati emir ve tavsiye etmiş, fitne, fesat, nifak, ihtilâf ve tefrikayı yasaklamıştır.
Yüce Allah “Hepiniz birden Allah’ın ipine sarılın! Bölünüp parçalanmayın”17 ferman ederken “tefrikaya sebep olacak, ayrılık çıkaracak olan inanç, fikir ve düşüncelerden uzak durun. Mevcut kaynaşmayı ve beraberliği bozacak fesat fikir ve düşüncelere kapılmayın ve ehl-i dalâlet ve küfrün, münafık ve mülhidlerin fitne ve fesatlarına âlet olmayın!”18 demek istemiştir. Müfessirler bu âyetin yorumunu böyle yapmışlardır.
Peygamberimize (asm) “Yâ Resulallah! Şayet Müslümanların cemaati ve imamı yoksa ne yapmamı istersin?” diye soran sahabeye Peygamberimiz (asm) “Bu durumda mevcut fırkaları terk et ve fitnelere karışma ve bulaşma. Bir ağacın köküne dişinle yapış ve ölene kadar böyle kal ve fitnelerden uzak dur!”19 ferman etmiştir. Bu hadis ile avamın fitnelere âlet olmamasını tavsiye etmiştir. Zira avam elbette işin hakikatini bilmediği için Müslümanların imamını ve cemaatini tanımaz. Onların fitneye karışmamaları gerekir. “Ağacın köküne tutunma” tabiri bu sebeple karşılaşacağı zorlukları ifade etmek için kullanılan bir Nebevî tabirdir.20
Bir başka sahabe “Yâ Resulallah! Ben iki gruptan birine girmeye zorlansam, bu sırada karşıdan biri gelip kılıcıyla bana vursa veya bir ok gelerek beni öldürse durumum nedir?” diye sorunca Peygamberimiz (asm) “Bu durumda seni öldüren senin günahını yüklendiği gibi, seni öldürmekle ateş ehlinden olmuş olur”21 buyurdular. Böylece zorla fitneye âlet edilenin günahının olmayacağını haber vermiştir.
Hak ve hakikati bilemeyenlerin fitneden uzak durması ve âlet olmaması gerekirken, hakikati bilenlerin ise elbette bilmeyenleri uyarma ve hakikati ortaya koyup göstermek ve ehl-i dalâlet ve nifak ile eli ile, dili ile mücadele etmek gibi önemli bir vazifesi vardır. Bu vazifeyi bilerek terk etmek büyük vebal ve sorumluluk getirir.
Nitekim Peygamberimiz (asm) “Ahir zamanın en büyük fitne ve fesadı zamanında cahil abidler ve fasık âlimler olacaktır.”22 “Kim bildiği ilmi, ehlinden saklarsa Allah onu ateşten bir gem ile gemler ve ona şiddetle azap eder”23 buyurmuşlardır.
İlim sahipleri bu gibi fitnelerde hak ve hakikati göstermek, ellerinden geldiği kadar fitneyi söndürmek ve ehl-i imanı dalâletten ve yanlıştan kurtarmak için çalışmaları gerekir. Avam ise “kalben buğzetmek” yani fitnelere karışmamak, uzak durmak ve farzları yapıp haramlardan kaçarak “Allahım, bizi fitnelerden uzak tut” diye duâ etmeleri gerekir. Kalben buğz etmek zalimin zulmüne, fasıkın fıskına âlet olmamak ve razı olmamak demektir. Zira küfre rıza küfür, zulme rıza zulüm ve fıska rıza fısktır.
Peygamberimiz (asm) avama zalim ve asilerden uzak durmaları, meclislerine ve sohbetlerine iştirak etmemelerini tavsiye etmiştir.24 Bu konudaki temel ölçüyü de yine Peygamberimiz (asm) “Kim bir kavmin yaptığı amele rıza gösterirse onların iş ve amellerine ortak sayılır”25 buyurarak vermiştir. Başka bir hadislerinde de “Kim bir kavme benzerse onlardandır”26 buyurarak fasık ve zalimlerden ve fitne ehlinden uzak durmalarını istemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder