Üstad Hazretleri ene’yi, “Biz emâneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik; hepsi de onu yüklenmekten kaçındılar. Ve ondan korktular. İnsan ise onu yüklendi. Gerçekten insan çok zâlim ve câhildir.” 1 âyetinin tefsîri mâhiyetinde ele alır; zerre’yi de, “İnkâr edenler, ‘Kıyâmet başımıza gelmez’ diyorlar. Sen de ki: ‘Evet. Gaybı bilen Rabb’ime yemin olsun ki, başınıza gelecektir. Ne göklerde ve ne yerde zerre kadar bir şey O’ndan uzak kalmaz. Bundan küçük veya büyük ne varsa hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.” 2 âyetinin tefsîri sadedinde inceler.
Bedîüzzaman Hazretlerine göre göklerin, yerlerin ve dağların yüklenmekten çekindiği ve korktuğu emânetin bir ferdi ene’dir. Yani benliğin sorumluluk rûhudur. Öyle ki, ene (benlik) Hazret-i Âdem’den (as) şimdiye kadar insanlık âleminin etrafına dal budak salan hem nûrânî bir Tûbâ ağacının, hem de dehşetli bir Zakkum ağacının çekirdeği hükmündedir. Birer gizli hazine olan Allah’ın isimlerinin anahtarını uhdesinde taşıyan ene, kâinâtın gizli bilinmeyenlerini de açabilecek hüviyette iken; başına buyruk bırakıldığında vahşetin, canavarlığın ve dehşetin resmini çizebilen bir yüz karası olabilmektedir. Yâni insanın mâneviyât ağacı hayırda “ene” üzerinde yükselmekte; şerde de “ene” dolayısıyla kurumakta, sönmekte ve dökülmektedir. Yâni insan “ene” ile hem kazanmakta, hem kaybetmektedir. Kendine güvenen kaybetmekte, kendini Allah’a veren kazanmaktadır. Benliği ile gururlanan kaybetmekte, benliğini Allah’a kulluk makamında eriten kazanmaktadır. Kendisine var diyen gerçekte yokluğu, kendisini Allah için yok sayan gerçek varlığı bulmuş olmaktadır.
Üstad Saîd Nursî’ye göre kâinâtın anahtarı insanın elindedir. Yani nefsine takılmıştır. Kâinâtın kapıları görünüşte açık gibi zannedilmekte ise de, hakikatte kapalıdır. Cenâb-ı Hak insana emanet cihetiyle “ene” namında öyle bir anahtar vermiştir ki, insan onunla âlemin bütün kapalı kapılarını açabilmekte, öyle sırlı bir enâniyet vermiştir ki, Allah’ın gizli hazînelerini onunla keşfedebilmektedir. Fakat ene’nin kendisi de müşkül bir bilinmeyendir, dehşetli bir anlaşılmayan denklemdir. Ene’nin hakîkati, mâhiyeti ve yaratılış hikmeti bilinse, kendisi açıldığı gibi, kâinâtın gizli kapıları da açılabilecektir. Bu bahis, ene’yi bize açıp keşfetmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder