İslâmiyet, hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyaddır; îman ise, hakkı kabûl ve tasdiktir.
• İman, Cenâb-ı Hakkın, istediği kulunun kalbine, cüz-i ihtiyarının sarfından sonra ilka ettiği bir nurdur.
• İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.
• İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir.
• Namaz, Hâlık-ı Zülcelâl tarafından her yirmi dört saat zarfında tayin edilen vakitlerde mânevî huzuruna yapılan bir dâvettir.
• Ubûdiyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, belki netice-i nimet-i sabıkadır.
• Evet, biz ücretimizi almışız; ona göre hizmetle ve ubûdiyetle muvazzafız.
• Takvâ, menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek;
Ve amel-i salih, emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır.
Îmana âit bilgilerden sonra en lâzım ve en mühim a’mal-i sâlihadır.
Sâlih amel ise, maddî ve ma’nevî hukuk-u ibâda tecâvüz etmemekle, hukukullah’ı da bihakkın îfa etmekten ibârettir.
• Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?
• Hiç mümkün müdür ki, bir saltanat, bahusus böyle muhteşem bir saltanat, hüsn-ü hizmet eden muti’lere mükâfatı ve isyan edenlere mücazatı bulunmasın?
Burada yok hükmündedir. Demek, başka yerde bir mahkeme-i kübrâ vardır.
• Evet, bir gözsüz akrep ve ayaksız bir yılan gibi haşerata mağlûp olan insana bir küçük kurttan ipeği giydiren ve zehirli bir böcekten balı yediren, onun iktidarı değil, belki onun zaafının semeresi olan teshir-i Rabbânî ve ikram-ı Rahmânîdir.
• Sivrisineğin gözünü halkeden, güneşi dahi o halketmiştir.
• Zaman gösterdi ki, Cennet ucuz değil; Cehennem dahi lüzumsuz değil.
• Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenasi edilse, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler.
• Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.
• Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise maneviyatta kördür.
• Herşey kaderle takdir edilmiştir. Kısmetine râzı ol ki, rahat edesin.
• Kaderi tenkit eden, başını örse vurur, kırar. Rahmeti ittiham eden, rahmetten mahrum kalır.
• Kur’ân kalblere kuvvet ve gıdadır, ruhlara şifâdır. Gıdanın tekrarı, kuvveti arttırır.
• Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan kaçınmakla muhafaza ediniz.
Mektubat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder