20 Temmuz 2021 Salı

DÜNYEVİ DOSTLUKLAR VE ARKADAŞLIKLAR

 


Dünyevi dostluk ve arkadaşlıklar, insanların ebedi hayatına mal olabilecek kadar ehemmiyet kesbetmiştir. Ahirette, Kişi sevdiğiyle beraber olduğu gibi, aynı zamanda dostunun dini üzeredir.

Zira Tirmizî’nin bir rivayetinde Hz.Peygamber(s.a.v): “Kişi dostunun dini üzeredir. Kişi sevdiğiyle beraberdir. Öyle ise her biriniz dost edindiği kimselere dikkat etsin!” emri ile kesin bir üslubla bu mes’eleye temas ederler.
(Buhârî, Edeb 96)

Aynı manayı takviye eden bu hadis ise hâlihazır insanlığın sahip olduğu manevi hastalığını ifşa etmesi hasebiyle gayet manidardır. Hz.Ebu Zerr(r.a) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulü! Kişi, bir kavmi sever, fakat onların amelini işlemezse, sonu ne olacak?” dedim. Efendimiz de(s.a.v); “Ey Ebu Zerr..! Sen sevdiğinle berabersin!” buyurdu.
(Müslim, Birr 165)

Sahabeden Hz.Enes b.Malik(r.a) rivayet ediyor: Cennet ehli Cennet’e girip ayrılmış yerlerine (köşklerine) oturduklarında, (dünyadaki samimi) din kardeşlerini özlediklerin- den dolayı birbirlerini görmek ister. Bu düşünce esnasında birinin serîri(koltuk) diğerinin serîrine, diğerinin serîri öbürünün yanına (anında) gider.

Onlar buluşunca her ikisi de köşklerine yaslanarak, sohbete ve dünyada aralarında olan şeyleri karşılıklı konuşmaya başlarlar. Birisi şöyle der: “Ey Kardeşim! Hatırlar mısın biz dünyada falan mecliste sohbet yerinde veya camide hâlisane Allah’a dua etmiştik (Kur’ân okumuştuk, sohbet dinlemiştik), işte Allah da bizi (orada) bağışladı.”
(Suyuti, El-Fethu’l- Kebir, 1/79)

Bir insan için âileden sonra, her gün düşüp kalktığı arkadaşlar zümresi, onu saran içtimâî muhitlerin ikinci halkasını teşkil eder. Bu muhit, insanın bir kısım alışkanlıklar kazanmasında âile muhitinden daha da müessir olabilmektedir.

İbn-i Sinâ: “Mektepte çocuk, edebi güzel, alışkanlıkları arzu edilen şekilde olan başka çocuklarla düşüp kalkmalıdır. Zira bir çocuk diğer bir çocuk için daha çok telkin gücüne sahiptir. Çocuk arkadaşıyla ünsiyet eder, (çok şeyi) ondan kapar” der.

Şu halde arkadaşlar zümresinin iyi veya kötü oluşunun, çocukta kesin bir hüküm icra edeceği yeni ve eski bütün terbiyecilerce kabul edilmektedir.

Arkadaş mes’elesine Kur’ân-ı Kerîm: “Mü’minler, mü’minlerden ayrılıp kâfirleri dost edinmesin. Bunu her kim yaparsa Allah’la ilişiği kesilmiş olur.” âyetiyle dikkatlerimizi çekmektedir.
(Âl-i İmrân 28)

Hz.Peygamber’den(s.a.v) gelen bir rivayette de: “Sâdece mü’minle arkadaşlık et, öyle ki senin yemeğinden sadece müttakî(takva sahibi) olan yesin.” denmektedir.
(Ebu Davud, Edeb 19; Tirmizi, Zühd 56)

Sahih senedle geldiği tasrih edilen bir rivayette de sırf dünyevî maksada yönelen mâlâyânî lehviyatın girdiği meclislerden, arkadaş ortamlarından sakınmak emredilmektedir. Sık sık beraber olunan arkadaşın ehemmiyetini zihinlerde tesbit için bir de teşbihe yer verilir.

Resulullah(s.a.v) iyi arkadaşı misk satıcısına benzetir. Çünkü ondan dünyevî veya uhrevî bir faide, bir nur bulaşacaktır. Hadis böyleleriyle arkadaşlığa teşvik ettiği gibi uzaktan yakından dünyevî veya uhrevî bir zarar dokunacak kimselerle de arkadaşlık etmemeyi emretmiş olmaktadır.

Zikredilen bu hadiste Resulullah(a.s.v) şöyle buyurdular: “İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya evini, ya da elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın.”
(Buhârî, Büyû 38, Zebâih 31; Müslim, Birr 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder