“İnsan küçük bir âlem olduğu gibi, âlem dahi büyük bir insandır. Bu küçük insan, o büyük insanın bir fihristesi ve hülâsasıdır.” (Lem’alar, s. 231)
Bir başka yerde de, “Hilkat-i insaniye, hilkat-i âlemden daha aciptir” (Mektubat, s. 425) diyerek, insanın mahiyetinin, kâinattan daha hayret verici ve daha san’atlı olduğunu ifade etmektedir.
Kudret kaleminden çıkan her iki mektubun da muhatabı insandır. Rabbimiz insanı “eşref-i mahlûkat” olarak yaratmış, onu kendine muhatap kabul ederek acib ve garib san’atlarını insanın idrâkine sunmuştur. İnsanın vazifesi, bu eserlere ibret nazarı ile bakmak, yüzlerindeki nakışları görmek, üzerlerindeki mânâları okumaktır. Semânın yüzündeki yaldızlı sayfaları okuduğu gibi, kendi yüzündeki hikmetli satırları da okuyup anlamaktır. Yani insan, kendi kendini okuyan bir mektuptur.
İnsan kendini okumazsa, mânâ ve mahiyetini anlamazsa, Rabbini de bilmez. Peygamber Efendimiz (asm) “Kendini bilen Rabbini bilir” buyurmuşlardır. (İmam-ı Münavi, Künûzü’d-Dekâık). Yunus Emre de “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir” derken, insanın kendisini bilmesinin önemine dikkat çeker. Yoksa, bütün okuduklarının ve öğrendiklerinin boşuna olduğunu belirtir.
Ey, En Sevgili’den gelen en güzel mektup! Aynanın karşısına geç, gözündeki perdeleri aç, yüzündeki yazıları oku. Hikmetli satırları setreden gaflet perdesini kaldır, her bir uzvun üzerindeki nakışları gör, yazılarını oku, mânâlarını anla. Ruhunu nurânî bir kâğıt, cesedini ziynetli bir zarf yapan, üzerine senin sîman olan bir mühür vurarak seni sana yollayan Rabbinin bir mektubu olduğunu idrak et.
“Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa, hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimâli var.” (Sözler, eski baskı 628)
İNSAN DEDİĞİN
Yürek sevmek için çıkmalı yola,
Sevgi iksiriyle dolu olmalı.
Kul olmamak için başka bir kula,
İnsan Yaradan’ın kulu olmalı.
Kardeşlik şarkısı söylesin diller
Herkese sevgiyle açılsın kollar
Gezilen bahçeler, yürünen yollar
Hakikat ehlinin yolu olmalı
Allah için sever her sevdiğini,
Kalpte barındırmaz nefreti kini,
Hem gülünü sever, hem dikenini,
Gönlü muhabbetle dolu olmalı.
Muhabbet ayakta tutar cihanı,
O muhabbet insan eder insanı,
Ne makamı, ne serveti, ne şanı,
Güler yüzü, tatlı dili olmalı.
Leyla nazlı güldür, Mecnun bir bülbül,
Bülbülün mekânı olsa da bir çöl,
Bir gün mecnun olacaksa bu gönül,
Mevlâ aşkı ile deli olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder