22 Nisan 2021 Perşembe

GÜZEL BİR NİYET

 Hüsn-ü niyet öyle bir kimyadır ki, şişeleri elmasa çevirir, toprağı altın yapar.”

İnsanın cüz-ü ihtiyariden başka sermayesi yok. Hasenat ve hayratı meydana getirmeye gücü yetmez. “Yalnız, insan, iman ile, arzu ile, niyet ile sahip olabilir. Ve sahip olduktan sonra, o hasenat ise, ona evvelce verilmiş olan vücut ve iman nimetleri gibi, sabık hadsiz niam-ı İlâhiyeye bir şükürdür, geçmiş nimetlere bakar. Vaad-i İlâhî ile verilecek Cennet ise, fazl-ı Rahmânî ile verilir. Zâhirde bir mükâfattır, hakikatte fazldır.”

Bu asır, dünyevileşmenin çok ileri gittiği bir asırdır. Duyguları dünya hesabına çokça yaralamış ve heyecanlandırmıştır. Zevk-i hayatı, hayatına hükmeder hale getirmiştir. “…tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir. Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı ictimaiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takvayla ve niyet-i içtinapla yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir.”“Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahın tehâcümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş oluyor. Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetli a’mâl-i salihadır.”

“Evet, velâyetin kerameti olduğu gibi, niyet-i hâlisanın dahi kerameti vardır. Samimiyetin dahi kerameti vardır. Bahusus, lillâh için olan bir uhuvvet dairesindeki kardeşlerin içinde, ciddî, samimî tesanüdün çok kerametleri olabilir. Hattâ şöyle bir cemaatin şahs-ı mânevîsi bir veliyy-i kâmil hükmüne geçebilir, inâyâta mazhar olur.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder