19 Şubat 2021 Cuma

ON SEKİZ BİN ALEM VE İNSAN

 On sekiz bin âlemde Rabbin söz ettiği bütün bu muhteşem yaratılışlar, sırlar, hazineler ve manzaralar insanla bir değer kazanıyor. Şurası bir gerçektir ki bir ağaç dikilmeden önce, o ağacın semeresi ve meyvesi düşünülür. Cenâb-ı Hak, varlık âlemini yaratmadan evvel, “Levlâke levlâk lemâ halaktü’l-eflâk” (Ey Habibim, sen olmasaydın ben bu kâinatı yaratmazdım) hitabı ve iltifatına mazhar olarak en evvel Nur-u Muhammedî’yi (asm) yaratarak tecellisine mazhar kılmıştır.

Bu cümleden olarak Kâinat Sultanı (cc), şu muhteşem kâinatı âlemlere rahmet olarak yarattığı habibi, Hz. Muhammed’in (asm) nurundan yaratmıştır. Bu nuru insanlık olarak ilk fark eden, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’dir (as). Hz. Âdem ufukta gördüğü bu göz alıcı ve muazzam nur karşısında irkilip hayret ederek Rabbine ”Ya Rabbi bu Nur nedir?” diye sorunca, Cenâb-ı Hak: ”Ey Âdem! Bu Nur seni ve bütün âlemleri nurundan yarattığım Hz. Muhammed’in nurudur” der.

Bu Nur’un sahibi ki, Mi’rac merdiveniyle Kab-ı Kavseyn mertebesinde bire bir Âlemlerin Sultanı Cenâb-ı Hak’la görüşerek, yaratılışında olduğu gibi, hayatında da hiçbir beşerin ve peygamberin nâil olamadığı en yüce makama urûc ederek, Rü’yet’e mazhar olmuştur.

Hazret-i Âdemden beri bütün peygamberlerin ve bütün asırların fitne ve belâsından Allah’a sığındığı en dehşetli zaman olan âhirzamanda, 80 küsur yıllık hayatında, Asr-ı Saadet’te dâvâ-yı Muhammedî için kızgın çöllerin kumlarında sürüklenerek eziyet ve işkencelere maruz bırakıldığı halde dâvâsından vazgeçmeyen Bilâl (ra) misâli, küfrün hadsiz zulüm, işkence ve zehirleri karşısında dimdik durarak bu asırda Peygamber vârisi olduğu hayatı ve eserleriyle teyid edilen Bediüzzaman Hazretleri, 6000 sayfalık Kur’ân Tefsirinin tamamında dâvâ-yı Muhammedi’yi ilân etmiş, hususan onun dörtte birisinde Nübüvvet dâvâsını ve Hazret-i Muhammed’i (asm), şu ana kadar yazılan hiçbir eserde görülmeyecek ulviyet ve güzellikte, senâ edilmeye lâyık en ulvî vasıflarla anlatmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder