Öğrenmenin Önemi ve Hayat Boyu Öğrenme
Peygamberimiz; Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz, buyurmaktadır.
İnsan, doğduğu andan itibaren öğrenmeye başlar. İlk kelimeler, ilk adımlar, ilk tecrübeler hep birer öğrenme faliyetidir. Bu iş, sadece okul yıllarıyla sınırlı değildir; ölünceye kadar devam eden bir yolculuktur.
Modern çağın hızla değişen şartları, kişlerin devamlı öğrenmesini ve kendini geliştirmesini mecburi kılıyor. Öğrenmeyi durduran kişiler, gelişimi de durdururlar. Bu sebeple “hayat boyu öğrenme” artık bir tercih değil, bir mecburiyet hâline gelmiştir.
Kur’an’dan Hikmetli Bir Ölçü
“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
(Zümer Suresi, 9)
Bu ayet, ilmin ve bilginin insana kazandırdığı değeri açıkça ortaya koyar. Bilgi, insanı karanlıktan aydınlığa çıkarır; cehaletten kurtarır, irfanla buluşturur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Buyurur ki:
“İlim talep etmek her Müslümana farzdır.”
(İbn Mâce, Mukaddime, 17)
Bu hadis, öğrenmenin yaş, cinsiyet ya da meslek ayrımı olmaksızın herkes için bir görev olduğunu gösterir. Bilgiye ulaşmak için çaba göstermek, kulluğun bir gereğidir.
Bediüzzaman Said Nursî:
“İnsan, bu dünyaya ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmeye ve kemâlât kazanmaya gelmiştir.”
(Sözler, 23. Söz)
Bediüzzaman, öğrenmenin sadece dünyevi bir araç değil, aynı zamanda ahiret saadetine ulaşmak için bir vesile olduğunu vurgular. İlim, insanın yaratılış gayesini gerçekleştirmesinde temel bir unsurdur.
Neden Hayat Boyu Öğrenmeliyiz?
Meslekî gelişim için: Değişen şartlara ayak uydurmak gerekir.
Ferdi mükemmellik için: Öğrenen insan daha anlayışlı, sabırlı ve hoşgörülüdür.
Topluma faydalı olmak için: Alim kişi, çevresine ışık olur, rehberlik eder.
Manevî terakki için: Her öğrenilen hakikat, Allah’a daha fazla yakınlaşma vesilesidir.
“Öğrenmeyi terk eden insan, ruhunu terke başlar. Bilgi, insanın gönlünde açan bir çiçektir; onu suladıkça güzelleşir, derinleşir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder