18 Ağustos 2025 Pazartesi

HELÂL VE HARAM

 Helâl ile haramın birbirine karıştığı dünya" 

Bu ifade, insanların doğru ile yanlışı ayırt etmekte zorlandığı, dini ve ahlâki değerlerin bulanıklaştığı bir durumu tanımlar. Bu kavram, ahlâki sınırların karıştığı, helal olanın haramla, haram olanın helalle karıştırıldığı veya haramın normalleştirildiği bir dünya görüşünü yansıtır. Modern toplumlarda teknolojik gelişmeler, küreselleşme ve sosyal medya gibi faktörler, geleneksel değerlerin sorgulanmasına ve insanların doğruyu yanlışı ayırt etmekte zorlanmasına neden olabilir.

Bu tür bir ortamda bireylerin, kişisel ve toplumsal sorumluluklarını unutmadan inançlarına ve ahlâki prensiplerine sadık kalmaları daha zor hale gelebilir. Bu durum, insanları ya dini ve ahlâki değerlere daha sıkı sarılmaya ya da bu değerlerden uzaklaşmaya itebilir.

Bir Toplumu Yok Eden İki Unsur: Yalan ve Haram

Bir toplumun ahlâki ve etik temellerini sarsan iki büyük kötülük; yalan ve haramdır. Bu unsurlar, bireylerin ve toplulukların içten içe çöküşünü hızlandıran temel nedenlerdendir:

Yalan: Bir toplumda doğruluğun yerini yalan aldığında, güven ve dürüstlük ortadan kalkar. Güvensizlik hem bireyler arasında hem de topluma yön veren kurumlar arasında yaygınlaşır. Yalan, sosyal bağları zayıflatır, insanlar arasındaki güveni sarsar ve adaletin sağlanmasını engeller. Yalanlar üzerine kurulu bir düzen, toplumun temellerini zayıflatarak kaçınılmaz bir çöküşe yol açar.

Haram: Haram, İslâm inancında Allah'ın yasakladığı her türlü fiil ve davranışı ifade eder. Haramın yaygınlaşması, bireylerin ve toplumun ruhani ve ahlâki dengelerini bozar. Haram kazançlar, rüşvet, haksız gelir ve ahlâksız davranışlar topluma zarar verir. Haramın normalleşmesi, toplumun etik değerlerini erozyona uğratır, sosyal adaleti zayıflatır ve ahlâki çöküşe neden olur.

Bu iki unsur, toplumsal yapıyı zayıflatarak adalet, güven ve doğruluk gibi değerlerin yerini alır. Bunun sonucunda toplumda huzursuzluk, kargaşa ve dengesizlik artar. Uzun vadede bu süreç, toplumun çözülmesine, kimliğini kaybetmesine ve yok olmasına neden olabilir.


Toplumun Huzuru İçin Dört Temel Prensip ve Beş Esas

Bir İslâm âlimi, kırk kitap kadar ilim ve hikmet toplamış; ardından bunlardan dört temel prensibi seçerek kurtuluşun bu dört prensipte olduğunu görmüş ve hayatını bu prensipler doğrultusunda yaşamıştır.

Bu dört prensip şunlardır:

Allah’tan başkasına güvenme!

Sırrını hiç kimseye söyleme!

Allah’ın sana verdikleri ile övünme!

İlim ve akıl yolundan ayrılma!

Bediüzzaman Said Nursî ise, toplumun huzuru için beş esasın gerekli ve zorunlu olduğunu belirtmiştir:

Merhamet

Hürmet

Emniyet

Haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek

Serseriliği bırakıp itaat etmek

Toplumun huzur içinde yaşamasını sağlayan bu esaslar, bireysel ve toplumsal hayatın temel dayanaklarıdır.

Rafet Özcan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder