Nükte
وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِى الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا
âyet-i kerimesiyle, rızk taahhüd altına alınmıştır.
Fakat, rızk dediğimiz iki kısımdır: Hakikî rızk, mecazî rızk.
Yani zarurî var, gayr-ı zarurî var.
Âyetle taahhüd altına alınan, zarurî kısmıdır.
Evet hayatı koruyacak derecede gıda veriliyor.
Cisim ve bedenin semizliği ve za'fiyeti, rızkın çok ve az olduğuna bakmaz.
Denizin balıklarıyla karanın patlıcanları şahiddir.
Mecazî olan rızk ise, âyetin taahhüdü altında değildir.
Ancak sa'y ve kesbe bağlıdır.
Nokta
Arkadaş!
Masum bir insana veya hayvanlara gelen felâketlerde, musibetlerde, beşer fehminin anlayamadığı bazı esbab ve hikmetler vardır.
Yalnız meşiet-i İlahiyenin düsturlarını hâvi şeriat-ı fıtriye ahkâmı, aklın vücuduna tâbi değildir ki, aklı olmayan bir şeye tatbik edilmesin.
O şeriatın hikmetleri kalb, his, istidada bakar.
Bunlardan husule gelen fiillere, o şeriatın hükümleri tatbik ile tecziye edilir.
Meselâ: Bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriyenin ahkâmından olan hiss-i şefkate muhalefet etmiş olur.
İşte bu muhalefetten dolayı, düşüp başı kırılırsa müstehak olur.
Çünki bu musibet, o muhalefete cezadır.
Veya dişi bir kaplan, öz evlâdlarına olan şiddet-i şefkat ve himayeyi nazara almayarak, zavallı ceylanın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar.
Sonra bir avcı tarafından öldürülür.
İşte hiss-i şefkat ve himayeye muhalefet ettiğinden, ceylana yaptığı aynı musibete maruz kalır.
İhtar:
Kaplan gibi hayvanların helâl rızıkları, ölü hayvanlardır.
Sağ hayvanları öldürüp rızık yapmak, şeriat-ı fıtriyece haramdır.
Mesnevi-i Nuriye - 73
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder