Ey nefs-i emmarem!
Sana tâbi' değilim.
Sen istediğin şeye ibadet et ve istediğin şeyin peşine düş; ben ancak ve ancak beni yaratıp, şems ve kamer ve arzı bana müsahhar eden Fâtır-ı Hakîm-i Zülcelal'e abd olurum.
Ve keza kader muhitinde uçan tayyare-i ömre veya hayat dağları arasında açılan uhdud ve tünellerinden şimşekvari geçen zamanın şimendiferine bindirerek, ebedü'l-âbâd memleketinin iskelesi hükmünde olan kabir tünelinin kapısına sevkeden Hâlık-ı Rahmanu'r-Rahîm'den meded istiyorum.
Ve keza hiçbir şeyi dualarıma, istigaselerime ve niyazlarıma hedef ittihaz etmem.
Ancak küre-i arzı harekete getiren felek çarklarını durdurmağa ve şems ve kamerin birleştirilmesiyle zamanın hareketini teskin ettirmeğe ve vücudun şâhikalarından yuvarlanıp gelen şu dünyayı sâkin kılmağa kàdir olan kudreti nihayetsiz Rabb-i Zülcelal'e dualarımı, niyazlarımı arz ve takdim ediyorum.
Çünki her şeyle alâkadar âmâl ve makasıdım vardır.
Ve keza kalbime vaki' olan en ince, en gizli hatıraları işittiği ve kalbimin müyul ve emellerini tatmin ettiği gibi; akıl ve hayalimin de temenni ettikleri saadet-i ebediyeyi vermeğe kàdir olan Zât-ı Akdes'ten maada kimseye ibadet etmiyorum.
Mesnevi-i Nuriye - 109
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder