25 Kasım 2024 Pazartesi

FELSEFENİN MESLEĞİ

    Hem meslek-i felsefenin esasat-ı fasidesindendir ki: Ene, kendi zâtında hava gibi zaîf bir mahiyeti olduğu halde, felsefenin meş'um nazarı ile mana-yı ismî cihetiyle baktığı için; güya buhar-misal o ene temeyyu edip, sonra ülfet cihetiyle ve maddiyata tevaggul sebebiyle güya tasallub ediyor.

Sonra gaflet ve inkâr ile o enaniyet tecemmüd eder.

Sonra isyan ile tekeddür eder, şeffafiyetini kaybeder.

Sonra gittikçe kalınlaşıp sahibini yutar.

Nev'-i insanın efkârıyla şişer.

Sonra sair insanları, hattâ esbabı kendine ve nefsine kıyas edip, onlara -kabul etmedikleri ve teberri ettikleri halde- birer firavunluk verir.

İşte o vakit, Hâlık-ı Zülcelal'in evamirine karşı mübareze vaziyetini alır.

مَنْ يُحْيِى الْعِظَامَ وَ هِىَ رَم۪يمٌ

der.

Meydan okur gibi Kadîr-i Mutlak'ı acz ile ittiham eder.

Hattâ Hâlık-ı Zülcelal'in evsafına müdahale eder.

İşine gelmeyenleri ve nefs-i emmarenin firavunluğunun hoşuna gitmeyenleri ya red, ya inkâr, ya tahrif eder.

Ezcümle:

   Felasifenin bir taifesi, Cenab-ı Hakk'a "mûcib-i bizzât" demişler, ihtiyarını nefyetmişler; ihtiyarını isbat eden bütün kâinatın nihayetsiz şehadetlerini tekzib etmişler.

Feyâ Sübhanallah!

Şu kâinatta zerreden şemse kadar bütün mevcudat taayyünatlarıyla, intizamatıyla, hikmetleriyle, mizanlarıyla Sâni'in ihtiyarını gösterdikleri halde, şu kör olası felsefenin gözü görmüyor.

Hem bir kısım felasife, "Cüz'iyata ilm-i İlahî taalluk etmiyor" diye ilm-i İlahînin azametli ihatasını nefyedip, bütün mevcudatın şehadat-ı sadıkalarını reddetmişler.

Hem felsefe, esbaba tesir verip, tabiat eline icad verir.

Sözler - 543

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder