Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm,
لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ
sırrınca kendi kendine gaybı bilmezdi; belki Cenab-ı Hak ona bildirirdi, o da bildirirdi.
Cenab-ı Hak hem Hakîm'dir, hem Rahîm'dir.
Hikmet ve rahmeti ise, umûr-u gaybiyeden çoğunun setrini iktiza ediyor, mübhem kalmasını istiyor.
Çünki şu dünyada insanın hoşuna gitmeyen şeyler daha çoktur.
Vukuundan evvel onları bilmek elîmdir.
İşte bu sır içindir ki: Ölüm ve ecel mübhem bırakılmış ve insanın başına gelecek musibetler dahi, perde-i gaybda kalmış.
İşte hikmet-i Rabbaniye ve rahmet-i İlahiye böyle iktiza ettiği için Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ümmetine karşı ziyade hassas merhametini ziyade rencide etmemek ve âl ü ashabına karşı şedid şefkatini fazla incitmemek için, vefat-ı Nebevî'den sonra, âl ü ashabının ve ümmetinin başlarına gelen müdhiş hâdisatı, umumiyetle ve tafsilatıyla göstermemek mukteza-yı hikmet verahmettir.
Mektubat - 96
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder