Sâni'-i Hakîm, havada iki unsur halketmiştir.
Biri azot, biri müvellidü'l-humuza.
Müvellidü'l-humuza ise nefes içinde kana temas ettiği vakit, kanı telvis eden karbon unsur-u kesifini kehribar gibi kendine çeker.
İkisi imtizac eder.
Buharî hâmız-ı karbon denilen (semli havaî) bir maddeye inkılab ettirir.
Hem hararet-i gariziyeyi temin eder, hem kanı tasfiye eder.
Çünki Sâni'-i Hakîm, fenn-i Kimya'da aşk-ı kimyevî tabir edilen bir münasebet-i şedideyi müvellidü'l-humuza ile karbona vermiş ki; o iki unsur birbirine yakın olduğu vakit, o kanun-u İlahî ile o iki unsur imtizac ederler.
Fennen sabittir ki; imtizacdan hararet hasıl olur.
Çünki imtizac, bir nevi ihtiraktır.
Şu sırrın hikmeti şudur ki: O iki unsurun herbirisinin zerrelerinin ayrı ayrı hareketleri var.
İmtizac vaktinde her iki zerre, yani onun zerresi bunun zerresiyle imtizac eder, bir tek hareketle hareket eder.
Bir hareket muallak kalır.
Çünki imtizacdan evvel iki hareket idi; şimdi iki zerre bir oldu, her iki zerre bir zerre hükmünde bir hareket aldı.
Diğer hareket, Sâni'-i Hakîm'in bir kanunu ile hararete inkılab eder.
Zâten "Hareket, harareti tevlid eder" bir kanun-u mukarreredir.
İşte bu sırra binaen beden-i insanîdeki hararet-i gariziye, bu imtizac-ı kimyeviye ile temin edildiği gibi, kandaki karbon alındığı için kan dahi safi olur.
İşte nefes dâhile girdiği vakit, vücudun hem âb-ı hayatını temizliyor, hem nâr-ı hayatı iş'al ediyor.
Çıktığı vakit ağızda mu'cizat-ı kudret-i İlahiye olan kelime meyvelerini veriyor.
فَسُبْحَانَ مَنْ تَحَيَّرَ ف۪ى صُنْعِهِ الْعُقُولُ
Sanatında aklın hayrete düştüğü Allah, her türlü kusurdan ve noksandan uzaktır.
Sözler - 593
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder