Fazileti kaldırmak, mahiyet-i beşeriyenin tebdiliyle, aklın söndürülmesiyle, kalbin öldürülmesiyle, ruhun mahvedilmesiyle olabilir.
Evet şu hürriyet perdesi altında müdhiş bir istibdadı taşıyan şu asrın gaddar yüzüne çarpılmaya lâyık iken ve halbuki o tokada müstehak olmayan gayet mühim bir zâtın yanlış olarak yüzüne savrulan kâmilane şu sözün:
Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile, imha-yı hürriyet;
Çalış idraki kaldır, muktedirsen âdemiyetten.
Sözünün yerine, bu asrın yüzüne çarpmak için ben de derim:
Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile, imha-yı hakikat;
Çalış kalbi kaldır, muktedirsen âdemiyetten.
Veyahut:
Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile, imha-yı fazilet;
Çalış vicdanı kaldır, muktedirsen âdemiyetten.
Evet imanlı fazilet, medar-ı tahakküm olmadığı gibi, sebeb-i istibdad da olamaz.
Tahakküm ve tagallüb etmek, faziletsizliktir.
Ve bilhâssa ehl-i faziletin en mühim meşrebi, acz ve fakr ve tevazu ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye karışmak tarzındadır.
"LİLLAHİLHAMD" bu meşreb üstünde hayatımız gitmiş ve gidiyor.
Ben kendimde fazilet var diye fahr suretinde dava etmiyorum.
Fakat nimet-i İlahiyeyi tahdis suretinde, şükretmek niyetiyle diyorum ki:
Cenab-ı Hak fazl u keremiyle, ulûm-u imaniye ve Kur'aniyeye çalışmak ve fehmetmek faziletini ihsan etmiştir.
Bu ihsan-ı İlahîyi bütün hayatımda "LİLLAHİLHAMD" tevfik-i İlahî ile şu millet-i İslâmiyenin menfaatine, saadetine sarfederek; hiçbir vakit vasıta-i tahakküm ve tagallüb olmadığı gibi; ekser ehl-i gafletçe matlub olan teveccüh-ü nâs ve hüsn-ü kabul-ü halk dahi, mühim bir sırra binaen benim menfurumdur; onlardan kaçıyorum.
Yirmi sene eski hayatımı zayi' ettiği için onları kendime muzır görüyorum.
Lemalar -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder