Hayalen bir şehre girip Kendi ismini görmek. Hem de ismini kurtulmuşlar arasında yazılı görmek, ne büyük mutluluktur. Saray ehli ve "SAİD" ismi !
Merak ettim.
Daha dikkat ettim, suretimi üstünde gördüm gibi bana geldi.
Kemal-i taaccübümden bağırarak, aklım başıma geldi, ayıldım.
İşte o vakıa-i hayaliyeyi sana tabir edeceğim.
Allah hayır etsin.
İşte o şehir ise, hayat-ı içtimaiye-i beşeriye ve medine-i medeniyet-i insaniyedir.
O sarayların herbirisi, birer insandır.
O saray ehli ise; insandaki göz, kulak, kalb, sır, ruh, akıl gibi letaif ve nefs ve heva ve kuvve-i şeheviye ve kuvve-i gadabiye gibi şeylerdir.
Herbir insanda her bir latîfenin ayrı ayrı vazife-i ubudiyetleri var.
Ayrı ayrı lezzetleri, elemleri var.
Nefis ve heva, kuvve-i şeheviye ve gadabiye, bir kapıcı ve it hükmündedirler.
İşte o yüksek letaifi, nefis ve hevaya musahhar etmek ve vazife-i asliyelerini unutturmak, elbette sukuttur, terakki değildir.
Sözler - 323
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder