27 Kasım 2023 Pazartesi

RİSALE-İ NUR'UN KERAMETLERİ

    Affınıza mağruren Risale-i Nur'un bu defaki taharriyatında iki kerameti meydana aynen çıkmıştır: Hapishane içerisinde polis, jandarma ve gardiyanlar müdhiş arama yaparken, o esnada hiç kimse görmeden, yedi sekiz yaşında, hemşiremin mahdumu, mekteb çantasının içerisine Risale-i Nur'un nüshalarını koyarak alıp gitmiştir.

Arama, bendenizin odasında idi.

Çocuk odaya geldi, odada telaş görünce, odanın bir tarafında ayrıca duran Risale-i Nur'ları çantasına koydu ve içerideki memurların hiçbirisi farkına varmadı, çocuğa da birşey demediler.

Fedakâr çocuk doğruca vâlidesine gidiyor.

"Dayımın daima bize okuduğu Risale-i Nur'ları getirdim.

Bunları alacaklarmış.

Ben onların haberi olmadan, onlar başka mektub, kitab karıştırırlarken aldım, çantama koydum.

Bunları iyice bir yere koyunuz, muhafaza ediniz.

Ben bunların okunmasını çok seviyorum.

Dayım bize bunları okuyordu.

O okurken ben başka bir halet kesbediyordum." diye vâlidesine söylüyor ve mektebine avdet ediyor.

Bu sayede Elmas Cevher Nurlar ele geçmemiş oluyor.

Bu keramet değil de nedir?

Kur'anî bir mu'cize değildir de nedir?

Acaba bu fazilet, acaba bu lezzet, acaba bu Elmas Cevher, hangi te'lifatta vardır ki, bu Elmas Cevher Nurlar, şimdiye kadar hangi zâtın ağzından dökülmüştür?

Ben de; hapis değil, bu Elmas Cevher Nurlar için her an, her dakika, her fedakârlığı memnuniyetle kabul ederim.

Benden sonra bu Elmas Cevher Nurlar yoluna evlâdım Emin de bütün hayatını sarfetmeye hazırdır.

Lemalar - 277

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder