YILDIZLARI KONUŞTURAN BİR YILDIZNAME
Dinle de yıldızları şu hutbe-i şirinine
Name-i nurîn-i hikmet, bak ne takrir eylemiş.
Hep beraber nutka gelmiş, hak lisanıyla derler:
"Bir Kadîr-i Zülcelal'in haşmet-i sultanına
Birer bürhan-ı nur-efşanız vücud-u Sâni'a
Hem vahdete hem kudrete şahitleriz biz.
Şu zeminin yüzünü yaldızlayan
Nâzenin mu'cizatı çün melek seyranına.
Bu semanın arza bakan, cennete dikkat eden
Binler müdakkik gözleriz biz.
{(Hâşiye): Yani cennet çiçeklerinin fidanlık ve mezraacığı olan zeminin yüzünde hadsiz mu'cizat-ı kudret teşhir edildiğinden semavat âlemindeki melaikeler o mu'cizatı, o hârikaları temaşa ettikleri gibi ecram-ı semaviyenin gözleri hükmünde olan yıldızlar dahi güya melaikeler gibi zemin yüzündeki nâzenin masnuatı gördükçe cennet âlemine bakıyorlar.
O muvakkat hârikaları, bâki bir surette cennette dahi müşahede ediyorlar gibi bir zemine, bir cennete bakıyorlar.
Yani o iki âleme nezaretleri var demektir.} Tûba-i hilkatten semavat şıkkına, hep Kehkeşan ağsanına
Bir Cemil-i Zülcelal'in, dest-i hikmetle takılmış pek güzel meyveleriyiz biz.
Şu semavat ehline birer mescid-i seyyar, birer hane-i devvar, birer ulvi âşiyane
Birer misbah-ı nevvar, birer gemi-i cebbar, birer tayyareleriz biz.
Bir Kadîr-i Zülkemal'in, bir Hakîm-i Zülcelal'in birer mu'cize-i kudret, birer hârika-i sanat-ı Hâlıkane,
Birer nadire-i hikmet, birer dâhiye-i hilkat, birer nur âlemiyiz biz.
Böyle yüz bin dil ile yüz bin bürhan gösteririz, işittiririz insan olan insana.
Kör olası dinsiz gözü, görmez oldu yüzümüzü hem işitmez sözümüzü, hak söyleyen âyetleriz biz.
Sikkemiz bir, turramız bir, Rabb'imize musahharız.
Müsebbihiz, zikrederiz abîdane.
Kehkeşan'ın halka-i kübrasına mensup birer meczuplarız biz." dediklerini hayalen dinledim.
Sözler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder