Üçüncü Remiz:
Yirmidokuzuncu hâssasında denilmiştir ki; kâinatın neticesi hayat olduğu gibi; hayatın neticesi olan şükür ve ibadet dahi, kâinatın sebeb-i hilkati ve ille-i gaiyesi ve maksud neticesidir.
Evet bu kâinatın Sâni'-i Hayy-ı Kayyum'u bu kadar hadsiz enva'-ı nimetiyle kendini zîhayatlara bildirip sevdirdiğine mukabil, elbette zîhayatlardan o nimetlere karşı teşekkür ve sevdirmesine mukabil sevmelerini ve kıymetdar san'atlarına mukabil medh ü sena etmelerini ve evamir-i Rabbaniyesine karşı itaat ve ubudiyetle mukabele edilmelerini ister.
İşte bu sırr-ı rububiyete göre teşekkür ve ubudiyet, bütün enva'-ı hayatın ve dolayısıyla bütün kâinatın en ehemmiyetli gayesi olduğundandır ki, Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan pek çok hararetle ve şiddetle ve halâvetle şükür ve ibadete sevkediyor.
Ve ibadet Cenab-ı Hakk'a mahsus ve şükür ona lâyık ve hamd ona hastır diye çok tekrar ile beyan ediyor.
Lemalar - 332
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder