Remz
Arkadaş!
İslâmiyet, bütün insanlara bir nur, bir rahmettir.
Kâfirler bile onun rahmetinden istifade etmişlerdir.
Çünki İslâmiyet'in telkinatıyla küfr-ü mutlak, inkâr-ı mutlak; şek ve tereddüde inkılab etmiştir.
O telkinatın kâfirlerde de yaptığı in'ikas ve tesirat sayesinde, kâfirlerin, hayat-ı ebediye hakkında ümidleri vardır.
Bu sayede, dünya lezzetleri ve saadeti onlarca tamamıyla zehirlenmez.
Bütün bütün o lezzetler elemlere inkılab etmez.
Yalnız tereddüdleri vardır.
Tereddüd ise, her iki tarafa baktırır.
Deve kuşu gibi, tam manasıyla ne kuş olur ve ne de deve olur.
Ortada kalarak her iki tarafın zahmetinden kurtulur.
İ'lem eyyühe'l-aziz!
Senin önünde çok korkunç büyük meseleler vardır ki insanı ihtiyata, ihtimama mecbur eder.
Birisi: Ölümdür ki insanı dünyadan ve bütün sevgililerinden ayıran bir ayrılmaktır.
İkincisi: Dehşetli, korkulu ebed memleketine yolculuktur.
Üçüncüsü: Ömür az, sefer uzun, yol tedariki yok, kuvvet ve kudret yok, acz-i mutlak gibi elîm elemlere maruz kalmaktır.
Öyle ise bu gaflet, nisyan nedir?
Deve kuşu gibi başını nisyan kumuna sokar, gözüne gaflet gözlüğünü takarsın ki Allah seni görmesin veya sen onu görmeyesin.
Ne vakte kadar zâilat-ı fâniyeye ihtimam ve bâkiyat-ı daimeden tegafül edeceksin?
Mesnevi[Y] - 216
Mesnevi-i Nuriye - 80
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder