29 Ocak 2023 Pazar

BİR ŞEYİN İCADINDA SEBEPLERİN TESİRİ YOK

 "Esbabda hakikî tesir-i icadî yok." Şimdi yalnız bu kadar deriz ki: Esbab içinde, bilbedahe en eşrefi ve ihtiyarı en geniş ve tasarrufatı en vasi', insandır.

İnsanın dahi en zahir ef'al-i ihtiyariyesi içinde en zahiri; ekl ve kelâm ve fikirdir.

Yani: Yemek, söylemek, düşünmektir.

Şu yemek, söylemek, düşünmek ise gayet muntazam, acib, hikmetli birer silsiledir.

O silsilenin yüz cüz'ünden, insanın dest-i ihtiyarına verilen ancak bir cüz'üdür.

Meselâ: Yemekten, bedenin tagaddi-i hüceyratından tut, tâ semeratın teşekkülüne kadar olan silsile-i ef'al içinde, insanın dest-i ihtiyarına verilen yalnız ağızdaki dişlerin değirmenini tahrik edip onu çiğnemektir.

Ve söylemek silsilesinden yalnız meharic-i huruf kalıblarına, havayı sokup çıkarmaktır.

Halbuki ağzında bir tek kelime, bir çekirdek gibi iken, bir ağaç hükmündedir.

Hava içinde milyonlar aynı kelime gibi meyveler verir.

Milyonlarla dinleyenlerin kulaklarına girer.

Bu misalî sünbüle, insandaki hayalin eli ancak yetişebilir.

İhtiyarın kısacık eli, nasıl yetişir?

Madem esbab içinde en eşrefi ve en ziyade ihtiyar sahibi olan insan, böyle hakikî icaddan eli bağlansa, sair cemadat ve behimat ve anasır ve tabiat; nasıl hakikî mutasarrıf olabilirler?

   Yalnız o esbab, birer zarftır ve masnuat-ı Rabbaniyeye birer kılıftırlar ve hedaya-yı Rahmaniyeye birer tablacıdırlar.

Elbette bir padişahın hediyesinin kabı veya hediyeye sarılan mendil veyahut hediye eline verilip getiren nefer, o padişahın saltanatına şerik olamazlar.

Ve onları şerik tevehhüm eden, saçma bir hezeyan eder.

Öyle de esbab-ı zahiriye ve vesait-i suriyenin, rububiyet-i İlahiyeden hiçbir cihette hisseleri olamaz.

Hizmet-i ubudiyetten başka nasîbleri yoktur.

Sözler - 608

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder