Hadis-i şerifte dinimizin şiddetle yasakladığı iki fenalığa işaret edilmekte ve onlardan uzak durulması istenmektedir. Bunlardan birincisi zulüm; ikincisi cimriliktir.
1. Zulüm
Zulüm, bir şeyin gereğini değil de zıddını yapmak, hakkı yerli yerine koymamak diye tarif edilir. Zulüm, başkasının hakkı üzerinde haksız bir tasarrufta bulunmak, herhangi bir konuda haddi aşmaktır. Haksız yere başkasının malını almak, ırzına, namusuna sataşmak gibi uygunsuz davranışlar, zulüm diye adlandırılır.
Zulüm, adaletin zıddıdır. Adalet bir fazilet, zulüm ise bir zillet, faziletsizlik, gayriahlakilik ve haysiyetsizliktir. İslam, yeryüzünde adaleti hakim kılmayı, zulmün her çeşidini ortadan kaldırmayı hedefler, mensuplarını, özenle zulümden sakındırır.
Zalim, haksızlık yapan kimsedir. Bu haksızlık ya Allah’a karşı veya Allah’ın kullarına karşı yapılır.
Allah Teâlâ, Kur'an-ı Kerîm’de, kendisine inanmayanları, Hz. Peygamber (asm) Efendimizi tanımayanları, Kuran’ı bir hayat nizamı olarak kabul etmeyenleri, emirlerine uymayanları, yasaklarını çiğneyenleri ve bu nevi kötülükleri yapanları zalim olarak nitelemiştir. (Mesela bk. Bakara, 2/229, 254; Maide, 5/45; Furkan, 25/8)
Allah’a karşı zulmedenler olduğu gibi, onun kullarına zulmedenler de vardır. Kullarını çok seven Allah Teâlâ, onlara haksızlık edilmesine razı olmaz. Kullarına haksızlık edenleri de sevmez.
Zulmedenleri Bekleyen Felaketler
Bu hadis-i şerifte belirtildiğine göre, ahirette zalimler zifirî karanlıklar içinde kalacaklar, çevrelerini göremeyeceklerdir. Zifirî karanlıklar içinde kalmak onlara büyük bir sıkıntı ve işkence verecektir. Buna karşılık müminlerin önlerinde ve yanlarında nurlar parıldayıp duracak, nerede olduklarını, nereye gittiklerini ayan beyan göreceklerdir.
Demek ki insanlar ahirete karanlığı da ışığı da dünyadan alıp götüreceklerdir.
Öte yandan Allah Teâlâ zalimleri çok iyi tanıdığını, yakalarını ilahî adaletin pençesinden kurtaramayacak olan bu kimseleri ahirette rezil ve perişan edeceğini haber vermektedir. Hadisimizde işaret edilen zifirî karanlıklar ifadesiyle, aynı zamanda bu korkunç akıbet kastedilmiş olabilir.
Zulmün kıyamet gününde karanlıklar olması, zalimin o gün karanlıklar içinde kalarak yolunu bulamaması, zulmünün cezasının, şiddetli ve dehşetli olacağı anlamındadır. Zalimler, dünyada zulmettiklerinin hayatlarını karartmış, onlara âdeta dünyayı zindan etmişlerdir. Şimdi burada hesap gününde karşılaştıkları acıklı manzara, mazlumlara yaptıklarının kendi başlarına gelmesinden başka bir şey değildir.
Zulüm, çoğunlukla Allah’tan başka dostu ve yardımcısı olmayan zayıflara, biçarelere yapılır. Bunu yapanlar ise kalpleri kararmış, Allah korkusundan mahrum kimselerdir. Çünkü kalplerinde Allah korkusu olsa ve hidayet nurundan nasipleri bulunsa yaptıklarının sonunu düşünürler. İşte böyle kimselerin kıyamet günündeki cezaları, dünyada yaptıklarının karşılığıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder