Nefsimizin hoşuna gitmeyen kelimelerin içinde terbiye de var.
Bu güzel kelimenin tarifi ve tatbiki yanlış yapılınca, onu istenilmeyenler listesine koymuşuz. Bundan olacak ki, devletlilerimiz de Talim ve Terbiye kelimelerini, yine bir başka yanlış ile “ Eğitim-Öğretim” olarak değiştirmişler. Terbiye kelimesinden en çok kaçan sınıfın ise “GENÇLİK” olduğunu söylememize gerek var mı? Belki burada nefsin özellikleriyle ve terbiyenin manasıyla alakalı etraflıca bilgi vermemiz gerekecekti. Gördüğünüz üzere; köşemizin hali malumunuzdur.
Nefsin hissiyat ve diğer duygularla serazadlığını yaşadığı gençlikte, terbiyeden kaçması ve kendi kuvvetine istinaden zulüm ve başkalarının hukukuna girmesi vuku bulduğundan, Peygamberimiz gençlerin de fıtratına uygun bir terbiye metodu geliştirmiş. Yüzlerce tehdit ve yüzlerce müjde ile onları muhatap alıyor. Mesela; gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlar gibi yaşayanlardır, sözü; gençliğin galeyanına karşı bir tedbir değil mi? Bu konuyu birçok terbiyeci çalışmalarında güzelce işlemişler.
Terbiyedeki ölçünün bazen istibdada düşmesi ve bazen de lüzumundan fazla hürriyetle ifrata kaçması, bu günkü konumuzun zembereği olsun. Bediüzzaman’ın ifadesiyle tefrit ifrata sebeptir. Yani fıtratın gençliğe verdiği hürriyeti ondan esirgeyen mürebbilerin (ebeveyn, veliler, eğitimciler veya idareciler) baskılarından yararlanarak anarşizme gidenlerin yalnızca terbiyeyi değil, “RABBİ” de inkâr ettiklerini, bilhassa Batılı feylesofların eserlerinden okuyoruz. Açıktan Marksizm’i savunmayan, dinsizliğini psikolojik perdelerin arkasına saklayarak gençliği sefahate dolaylı teşvik eden Sigmund Freud’un, babasıyla olan macerası Batılı düşünürlerce çokça tartışılmıştır. Bu semavi dinler karşıtı feylesofun Allah’a olan düşmanlığını, babasının baskılarına bağlayan çokça araştırmacı vardır. Hatta ilginçtir ki; Freud’u taakip eden inkârcı ve ahlâksız Avrupalı yazarlar, Babanın baskısını Allah’ın baskısıyla bir tutarak, aile reisini “EN BÜYÜK FAŞİST” ilân etmişler.
Ölçü fıtrat olmayınca, elbette dengesizlikler çıkacak. Kur’an ve hadisin gençlerin terbiyesine yönelik ifadelerinde celal ve tehdit vardır. Aşırılıklara karşı ikaz ve cehennem azabıyla korkutma vardır. İnkâr-ı Ulûhiyetçilerin ahireti ve imanı inkâr ile gençlere nüfuz ettikleri bu kapıda; Bediüzzaman Hz.leri Kur’an ve hadisten derleyerek te’lif ettiği GENÇLİK REHBERİ ile duruyor. Bu eserinde önce Allah’ın varlığını isbat ediyor, sonra ahireti caddeleriyle gösteriyor ve nefsi dizginlenen gence güzel ahlâk dersini veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder