5) Fakir ve muhtaç komşuların yardımına koşmak, gerekirse onlara maddi yardımda bulunmak, ödünç para vermek, çalışabilecek durumda olanlara, geçimlerini sağlayacak bir iş sağlamak Müslümanın görevidir. Kimsesiz ve yaşlı komşularımızın, işlerini takip etmek, yapmak veya yaptırma da çok güzel bir davranıştır (bk. Ehû Dâvud, Zekât, 25; Mâlik, Muvatta, Zekât, 29; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 31, 40).
6) Komşuda olup bitenleri araştırmamak, ayıp ve kusurlarını ortaya çıkarmamak, bize karşı hatalı söz ve davranışlarda bulunmuşlarsa, onları anlayışla karşılayıp bağışlamak, kendilerine dünya ve âhiret işlerinde yol gösterici olmak da komşuluk görevleri arasındadır. Kur`an-ı Kerim`de birbirinin kusurunu araştırmak ve başkasının gizli kalmış yanlarını ortaya çıkarmaya çalışmak yasaklanmıştır. (el-Hucurât, 49/12).
7) Komşulara kötülük yapmamak, zarar vermemek gerekir. Hz. Peygamber (s.a.s) bunun önemini:
"Komşusu, kötülüklerinden emin olamayan kişi iman etmiş olmaz." (Buhârî, Edeb, 29; Müslim, Iman, 73; Tirmizî, Kıyame, 60) ve
"Allah`a ve âhiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin." (Müslim, iman, 73, 75)
buyurarak Müslümanlara komşu hakkının önemini belirtmiştir.
Komşuya ya maddi veya manevî yoldan eziyet yapılır. Maddi kötülük, evine, bahçesine, malına, mülküne tecavüz etmek; onları bozmak, yıkmak, kirletmek, zorla ele geçirmek, kendisini dövmek ve hırpalamaktır. Manevî kötülük ırz ve namusuna tecavüz etmek, âile sırlarını çevreye yaymaktır. Özellikle komşunun namusuna göz dikmek günahın katlanmasına sebep olur. Bir soru üzerine Hz. Peygamber (s.a.s), Allah`a ortak koşmak ve açlık tehlikesi ile çocuk öldürmekten sonra en büyük günahın, "komşunun hanımı ile zina etmek" olduğunu haber vermiştir. Mikdad b. Esved (r.a) bu konuda Rasûlüllah (s.a.s)`ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Komşusunun karısıyla zina yapanın günahı, on kadınla zina yapan adamın günahından daha ağırdır." (Buhârî, Tefsiru Sûre 2/3, 25/2, Edeb, 20, Diyat, 1; Hudûd, 30; Tevhid, 40; Müslim, Iman, 141, 142; Ebû Dâvud, Talâk 50; Tirmizî, Tefsiru Sûre, 25/1,2).
Abdullah b. Ömer`in anlattığına göre, Hz. Peygamber (s.a.s) bir savaşa çıkmıştı. Yolda:
"Bu gün, komşusuna eziyet eden kimse bize katılmasın." buyurdu. Adamın biri:
"Ben komşumun duvarının dibine abdest bozmuştum." deyince, Rasûlüllah (s.a.s):
"Bu gün bize katılma." buyurdu. (Y. Kandehlevi, Hadislerle Müslümanlık, III/1068).
Bütün bu âyet ve Hadislerden de anlaşılacağı gibi, çevresindeki insanlarla iyi komşuluk münasebetleri kurmak her Müslümanın görevidir. Bu görevi yerine getirmeyen ve komşularını rahatsız eden insanlara da her zaman rastlanmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s), kötü komşunun fenalıklarına karşı sabırlı olunmasını tavsiye etmiştir.
8) Kötü komşunun, nasıl çevresindeki insanlara zararı dokunuyorsa aksine iyi komşunun da dünya ve âhirette yakınlarına iyilik ve yardımı dokunacaktır. Hadîs-i şerifte;
"Şüphesiz, Allah (c.c) salih Müslüman sebebiyle komşularından yüz evden belâyı defeder." (el-Askalâni, Selâmet Yolları, III, 298) buyurmuştur.
Islam hukukuna göre, bitişik komşu olmak malî bazı hakların da doğmasına sebeb olur. Şuf`a ve irtifak hakları bunlar arasında sayılabilir. Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Ev komşusu eve, başkalarından daha fazla hak sahibidir." (Tirmizî, Ahkâm, 31, 33; Ebû Dâvud, Büyû`, 73; Ahmed b. Hanbel, IV, 388-390, V, 8,12, 13,18).
"Komşu komşusunun şuf'asına başkalarından daha fazla hak sahibidir." (Ebû Dâvud, Büyû, 73; Tirmizi, Ahkâm, 32; Ibn Mâce, Şuf`a, I, s.2).
Şuf`a, satılan bir malı, satın alan kimseden, sahip olduğu satın almadaki öncelik hakkına dayanarak, bedelini ödemek suretiyle geri alabilme hakkını ifade eder. Irtifak hakkı ise, komşunun mülkü üzerindeki geçit, su alma veya su geçirme gibi gayrı menkule bağlı olarak geçen haklardır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder