6 Mayıs 2022 Cuma

ALLAH GÜZELDİR GÜZEL OLANI SEVER

 BİR HADİS,BİR YORUM

“Güzelce giyinip kuşanınız; kılık kıyafetinizi düzeltiniz. Tâ ki insanlar arasında siyah üzerindeki beyaz gibi görünesiniz.”

(Camiüssağir, s.100)

Güzel ve temiz giyinmek İslâmiyetin önemli tavsiyelerinden birisidir. Mü’min ahlâkı güzel, yaşayışı düzgün olan kimse olduğu gibi elbiseleri de temiz ve güzel olan kimsedir. Bu pahalı ve markalı giyinmek demek değildir. Bugün insanlarda bir “marka” düşkünlüğü var. İmkânına göre insanın giydiği şeyin temiz, düzgün görünümlü olması demektir. Burada önemli olan insanın giyim kuşam dolayısıyla kibir ve gurura kapılmamasıdır. Birgün Peygamberimiz (asm), “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan bir kişi Cennete giremez” buyurduğunda, ashabtan bazıları, “İnsan elbisesinin, ayakkabısının güzel olmasını sever” deyince, Resulullah (asm) da şöyle buyurmuşlardı:

“Allah Cemîl’dir, Güzeldir, güzelliği sever. Kibir hakkı beğenmemek, şımarmak ve insanları küçümsemektir.” (Kenzü’l-Ummal, 3: 528)

Burada tehlikeli olan; insanın, kılık kıyafeti bir üstünlük vasıtası olarak değerledirmesidir. Bazı kadın ve erkekler vardır, özellikle giydikleri elbiselerin, ayakkabıların markalarını insanlara söyleyip dikkat çekerek onunla diğerlerinden daha zengin olduklarını ima ederler ve giydikleri ile övünürler. Halbuki bu bir övünme meselesi olmamalıdır. Çünkü Allah insanların ne giydiğine bakmaz. Allah insanların kalbine, niyetine ve takvasına bakar. Allah katında üstünlük takva iledir, elbise ile, kılık kıyafet ile değildir. Peygamberimiz (asm), “Allah kibirli kibirli elbisesini çekiştirip duran kişinin yüzüne bakmaz. O elbise ister helâl yoldan, ister haram yoldan temin edimiş olsun” buyurmaktadır. (Kenzü’l-Ummal, 3: 536)

Diğer taraftan güzel giyinmek, tertipli düzenli olmak israf etmek değildir. Kimileri kendisine yetenden çok daha fazlasını alıp bir giydiğini bir daha giymeyerek büyük bir israfın içine sürükleniyor. Allah, yemede içmede olduğu gibi giyinmede de israflı olanları sevmez.

Yazının başına aldığımız hadiste kastedilen; dindar olarak bilinen insanların davranışlarıyla olduğu gibi giyimleriyle de itici olmamaları ve sempatik olmalarıdır. Ama kılık kıyafetin sadece bir araç olduğunu unutmamak gerekir. Onu bir amaç haline getirdiğimizde, ahlâk, fazilet, takva gibi insanı gerçekten insan yapan değerleri küçümser ve değer ölçüsü olarak giyilen elbisenin, ya da ayakkabının “markasını” alırız.

Halbuki Cenâb-ı Hakk’ın bize güzel bir elbise giymeyi nasip etmesinden dolayı O’na şükredersek kulluk görevimizi yerine getirmiş oluruz. Bu anlamda, güzel giyinmek, “Allah, verdiği nimetin eserini kulunun üzerinde görmek ister” hadisinde anlatılan hakikate de uygun hareket etmek demektir.

İnsanın yüksek, ulvî bir amacı olmazsa zihni hep şekil üzerinde döner durur. Kendisinin ve başkasının elbiseleriyle, giyim kuşamlarıyla ilgilenir. Bunu aşmak için yüksek bir gaye için çalışmak gerekir. Bu yüksek gaye de İslâma ve Kur’ân’a herkesin kabiliyeti ölçüsünde hizmet etmesidir.

“Allah’Im, dünyada da İyİlİk ver, ahİrette de”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder