Ey Nefsim! Hep gördün ki “Bilenler de helâk oldu.” Ancak bilgisi az olsa da “ihlâsla amel edenler kurtuldu!” Yani Nurlar’daki derin meseleleri onlar kadar çok anlamasalar da istikameti bulanlar, hem de tesanüdü koruyanlar İhlâs Risalesi’ni “uygulayanlar” oldu!
Çok bilmedikleri halde bu kurtuluşları nasıl mı oldu? Peygamberimizin (asm) vaadi var ya: “Bildiğiyle amel edene, Allah bilmediğini öğretir.” İşte kendi başına tam bilemese de, fakat “haklı şûrâyı” dinledi ise yani hakkı bulmak niyetiyle ve hak ettiği şekilde yapılan şûrânın “hakkı ortaya çıkaracağını” bilebildi ise bu bilgi ona yetti. “O çok bilenlerin şaşırdığı düz yollarda” Allah ona bilmediğini bu yolla öğretti.
Herkesin binlerce hadis bilmesine de çok gerek yok. “Medar-ı İslâm” veya “Usûl-ü Sünnet” (sünnetin temelleri) denilen şu beş hadisi hakkıyla yaşaması insanı kurtarmaya yetmez mi?
ŞU BEŞ HADİS UYGULANSA
1. “Din samimiyettir.” (Özü ile sözü tutarlı olmaktır.)
2. “Ameller niyetlere göredir. Herkes, niyeti neyse karşılık olarak yalnız onu alır.”
3. “Helâl belli, haram da bellidir. Bir de ikisi arasında şüpheliler vardır. Kim şüphelilerden sakınırsa dinini koruyabilir.”
4. “Kendiniz olsa istediğiniz bir şeyi kardeşiniz için de istemedikçe iman etmiş olmazsınız”
5. “Mâlâyani (boş ve faydasız) olanı terk etmesi kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir.”
Sıdk, ihlâs, takva, uhuvvet ve hizmet gibi en temel İslâmî sıfatları kazandıran ve derinliğine inilse daha nice hasletleri barındıran bu beş hadis iyi çalışılsa ve hakkıyla uygulansa, ahlâkta kendi kemalini bulmak için kafi gelmez mi?
Demek ki neymiş? Çok bilmeye gerek yokmuş!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder