Ülkemizi ve milletimizi çok severiz. Milletin derdi ile dertlenir, sevinçleri ile de mesrur oluruz. Ne var ki biz, kederimizi ve derdimizi milletimize tam aktaramadığımız için de, bir türlü anlaşılamayız.
Yani “Derdime vakıf değil canan, beni handan bilir.” Onun için derdimize vakıf olamayan milletimiz, bizi gördüğü kadarı ile mesrur sanır. Milletimizin hakkı da yok değildir. Çünkü “Şad olanlar, herkesi şadan bilir.” Derdimizi, çilemizi, üzüntümüzü millete aktarsak da, kerece söylesek de, “Tesiri yok, sussam gönül razı değil.”
Yıllardır yoldayız, artık yorulduk. Ama düşüncelerimizi milletimize anlatamadık. Bundan dolayı münkesiriz. Ne var ki, uhdemize düşeni yapmanın huzuru içindeyiz. Bizim gibi bir türlü anlaşılamayan niceleri oldu. Bu da bizim tesellimizdir.
Elbette ki ömrünü hakkın galebesi için harcayanlar, bir gün bu baziçede haklı çıkacaklardır. Bu gayretleri millet bilmezse de, Allah (cc) defteri kebire aktarmaktadır. Zira her şeyi bilen, gören, duyan O’dur. Mükedder olmanın anlamı yoktur.
Kul olarak yaptıklarımız, Allah’ın buyurduğu gibi; “Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am/162) Beklentimiz kuldan değil, Allah’tandır. Hiç kimseden istimdat etmemeliyiz. İşte o zaman gayretlerimizin kıymet-i harbiyesi ortaya çıkar.
Millet için dertlenmek, üzülmek, yeri gelince de sevinmek, herkesin huzuru için dua etmek, hayırlı ömür geçirmesi için emek sarf etmek, hak yolda mücadeleden vazgeçmemek, her ferd-i vahidin asli görevi olmalıdır.
Yoksa dünyaya gelişin anlamı, yüksek yüksek binalarda, saraylarda, kâşanelerde yaşamak değildir. Şaşaa içinde ömür tüketenlerin de, bizar olanların da, sonu kara topraktır.
Unutmamak gerekir ki, üzüntüler, ıstıraplar ve hüzünler, insanın olgunlaşmasına vesiledir. Hayat bu imtihanlarla mana kazanır. Bu anları yaşamayan ve şadan olanlar, bunun önemini kavramada zorlanırlar. İster istemez toplumda sınıfsal ayrışmalar oluşur. Bu durumlar da, bizleri dilhun eder.
Bunlardan dolayı “Çektiğim âlâmı bir ben, bir de Allah’ım bilir.” Çünkü “Dili yok kalbimin ondan ne kadar bîzarım.”
Unutmayalım, tok açın halinden anlamaz.
Kalın selametle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder