8 Temmuz 2021 Perşembe

BAĞIRARAK KONUŞMAK BİR HASTALIKTIR

 Ortamda, varlığını ispat etmek için çok konuşma veya bağırarak konuşma ihtiyacı hisseden insanlar, ciddî anlamda hastadırlar.

Elbette konuşmanın pek çok sebebi vardır. Düşünce, kaygı ve isteklerini bildirmek için konuşmak, toplumsal ilişkiler kurabilmek için konuşmak, etkileşime geçebilmek için konuşmak, ihtiyaçlarını gidermek için konuşmakla beraber; varlığını ispatlamak için, benliğini kabul ettirmek için, etrafı denetim altına almak için, doyum sağlamak için konuşma sebepleri de vardır. Burada konuşmayı sağlıklı veya sağlıksız zemine oturtan şey temeldeki niyet meselesidir.

Çok konuşmak, gelişigüzel konuşmak, bağırarak konuşmak, düşünmeden konuşmak aslında ruhî ve aklî dengesizliklerin bir göstergesidir.

Dimağından, düşüncelerinden, kalbi ve vicdanından daha büyük dili olanlar çok konuşur, gereksiz konuşur, bağırarak konuşurlar.

Kişi lisanıyla insandır. Çok konuşan, gereksiz konuşan, bağırarak konuşanlar, dostlukları zedeler, muhabbeti yok eder, sırları ifşa eder, gıybete tahkire kapı açar, kısacası iletişimi bozar. Bu yüzden âlimler, “Eğer bir insanın kalbinde darlık, vücudunda bitkinlik, rızkında kıtlık olursa, bilsin ki malayani ve yersiz konuşmaları sebebiyledir” demişlerdir.

Peki öfkelendiğimizde neden yüksek sesle konuşuruz?

Bir bilge öğrencileriyle gezerken birbirlerine öfkeyle bağıran bir aile görür ve talebelerine sorar; “İnsanlar neden birbirlerine öfkeyle bağırır?” Öğrencilerinden biri, ‘Sakinliğimizi kaybettiğimiz için.’ der. Bunun üzerine bilge, ‘Ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken ona neden bağırırız?’ diyerek sorusunu tekrarlar. ‘O kişiye söyleyeceklerimizi alçak bir sesle aktarabilecek iken neden yüksek sesle anlatma ihtiyacı duyarız?’ diye sorusunu bir daha yineler. Öğrenciler cevap veremez.

Bilge şöyle açıklar, ‘İki insan birbirine öfkelendiği zaman kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse arada açılan bu kalbi mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırırlar.’ der.

Demek bağırarak konuşan insanlar ya özgüven problemlerini enaniyet göstergesi olarak bağırarak konuşma yoluyla tatmin ederler ya da bağırarak konuştuğu insanla kalbî bir mesafeden dolayı yani muhabbet ve sevgi probleminden dolayı bağırarak konuşurlar. Kalbî mesafelerin sebebi ise ya yapılan gıybetler ya da gelişi güzel düşüncesizce yapılan konuşmalardır.

Hasılı, Mevlânâ’nın dediği gibi;

Zerzevatçı bağırır, sarraf bağırmaz

Eskici bağırır, antikacı bağırmaz,

Söyleyecek sözü, fikri değerli olan bağırmaz,

Bağıran düşünemez, düşünmeyen kavga eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder