İbretli bir hikaye:(ŞÖHRET BELASI)
O büyük bir sanatçı idi. Her zaman sanatının zirvesindeydi. Sahneye çıktığında alkışlardan yer yerinden oynardı. Alkışlar her zaman heyecanına heyecan katardı. Yine sahneye çıktığı bir zamanda alkışların heyecanına dayanamayıp, alkışlar arasında sahneye yığılıp kaldı. Alkışlarla başlayan hayatı, alkışlarla son bulmuş; ölmüştü. Şöhret dünyasında adettir diye cenazesini koydukları tabutu yine sahneye çıkardılar. Onu son kez alkışlamak isteyen hayranları oradaydı. Cenaze, adettir diye, camiye götürülür iken, yine büyük bir alkış koptu. İmam namazı kıldırmak üzere cemaatin önüne geçtiğinde ikaz etti, “Lütfen alkışlamayın” diye. Ama nafile… Arkada bekleyen büyük kalabalık daha imam selam verir vermez başladı alkışlamaya.
Cenaze arabası mezarlığa doğru giderken alkışlar devam etti bir süre. Mezarlıkta ise yine aynı manzara. Sanatçının cesedi mezara kondu, üzeri toprakla örtüldü ve kalabalık son bir kez kuvvetli bir alkışa veda etti ona. Alkışlarla geçen bir ömür, alkışlarla son bulmuştu. Kalabalık alkışlayacak yeni şöhretler bulmak üzere bir bir dağıldı. Mezardaki ise kalakaldı kendi hali ile. Uzaktan hadisleri gözleyen “bir garip” merak etti durumu, mezarın başına geldi, durdu. Kalp gözü ile dinlemeye başladı berzah alemini. Garip bir ses duydu. O da ne?.. Bu alkış sesi idi. “Allah, Allah” dedi kendi kendine… “Kabir aleminde de mi alkış?” Ancak biraz daha dikkat edince durumun hiç de öyle olmadığını anladı. Zira bu ses “meleklerin tokat sesi” idi. Kabir kapısına kadar gelen alkış sesleri, kabrin ötesinde tokat sesine dönüşmüştü.
İşte böyle değerli kardeşler. İnsan bu dünyada şöhret sahnesinde alkışlarla menhus bir lezzet alır iken, kabir ötesinde tokatlarla azap çekme ihtimali var. Her zaman bu şöhret belasına karşı uyanık olmak gerekiyor.
Allah bizleri şöhret belasına meyletmekten korusun. Amin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder