Sultan-ı Ezel ve Ebed’in raiyeti hükmünde olan mevcudatın hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve manevî bir zulüm eder.
Asa-yı Musa
İbadeti terkeden, mevcudatın ibadetini görmez ve göremez, belki de inkâr eder. O vakit ibadet ve tesbih noktasında yüksek makamda bulunan ve herbiri birer mektub-u Samedanî ve birer âyine-i esma-i Rabbaniye olan mevcudatı; âlî makamlarından tenzil ettiğinden ve ehemmiyetsiz, vazifesiz, camid, perişan bir vaziyette telakki ettiğinden, mevcudatı tahkir eder; kemalâtını inkâr ve tecavüz eder.
Lemalar
İman, insanı ebediyete, Cennet’e lâyık bir cevhere kalbeder. Küfür ise ruhu, kalbi söndürür, zulmetler içinde bırakır. Çünki iman, kabuğunun içerisindeki lübbü gösterir. Küfür ise, lüb ile kabuğu tefrik etmez. Kabuğu aynen lübb bilir ve insanı cevherlik derecesinden kömür derecesine indirir.
Mesnevi-i Nuriye
Tedenni-i milletten ciğeri yanmış gibi feryad u figan ederek, ah!. ah!.. ah!.. vâ esefâ: İslâmiyetin mağz ve lübbünü terkederek kışrına ve zahirine vakf-ı nazar ettik ve aldandık. Ve sû’-i fehm ve sû’-i edeb ile İslâmiyetin hakkını ve müstehak olduğu hürmeti îfa edemedik.
Misafir olan kimse, beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz...
Bediüzzaman
Şu aziz vatanın taşları, toprakları, abideleri, kubbeleri, câmileri, minareleri, mezar taşları, türbeleri; Kur’anın tebliğ ettiği zemzeme-i tevhidi haykırıyorlar.
İman ve Kur’anın ezelî nurunu, atom zerratına kadar nüfuz edip ilân ettiği tevhid hakikatını, hiçbir kuvvet bu vatanın ve bu milletin sine-i pâkinden silemez..
İşarat-ül İ’caz
Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır. Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır.
Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
Mektubat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder