Mezar çiğnemek mekruhtur. Mecbur kalınmadıkça mezarların üstüne basılmaz, toprakları çiğnenmez, küçük veya büyük abdest bozulmaz.
Şayet geçip gitmek için başka yol yoksa ve zaruret hali vuku bulursa, merhuma Kur`an ve duâlar okunarak mezarına basılıp geçilir.
Hz.Ebu Hureyre(r.a) anlatıyor: Resulullah(a.s.v) buyurdular ki: “Birinizin bir kor üzerine oturup elbisesini oradan da bedenini yakması, kendisi için bir kabrin üzerine oturmaktan daha hayırlıdır.”
(Müslim, Cenaiz 96; Ebu Davud, Cenaiz 77)
Kabir üzerindeki yeşillikler hiçbir surette yolunmaz, bil’akis çiçekler dikilir, ağaçların kurumaması te’min edilir. Kuruyan ağaçlar ise kesilebilir. Yeşil ağaçları kesmek kat’î surette mekruhtur.
Zira bütün mevcudat lisan-ı hal ile “Bismillâh” der. Herbir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları “Bismillâh” der, sert olan taş ve toprağı deler, geçer. “Allah namına, Rahmân namına” der; herşey ona musahhar olur.
(Sözler, 1.Söz)
Dolayısıyla kabristan sakinleri, mezarlarının üstünde veya yanında biten nebat ve ağaçların manen, lisan-ı halleriyle yaptıkları zikirlerinden, ibadetlerinden istifade ederler. Bu şekilde ehl-i kubura rahmet vesilesi olarak varsa azablarının hafifletilmesine sebep olurlar.
Hz.Peygamber(s.a.v) bir mezarlıktan geçerken, iki mezardaki ölünün bazı küçük şeylerden dolayı azap çekmekte olduklarını gördü. Bu iki mezardaki ölülerden biri hayatında koğuculuk yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun üzerine Resulullah(s.a.v) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu gören ashap, niye böyle yaptığını sorduklarında: “Bu iki dal kurumadığı sürece, o ikisinin çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur.” buyurmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder