Şimdi bu hakikati kıssadaki üç olaya uygulayalım:
Birinci olayda gemi delinmiş ve küçük bir şer meydana gelmişti. Hz. Musa da buna itiraz etmişti. Hz. Musa’nın itirazı bu cüzi şerre karşı yapılmış bir itirazdır. Ama bu cüzi şer ile külli bir hayır elde edilmiş ve gemi kurtulmuştu. Şayet Hz. Hızır Hz. Musa’ya göre hareket etse, gemi delinmeyecek, yani cüzi bir şer ve hata olmayacak; ancak bu durumda neticede gemi tümden elden çıkacak ve külli bir şer olacaktı.
Bu hakikati diğer iki hadiseye de uygulayalım: Çocuğun öldürülmesi cüzi bir şerdir. Fakat neticede anne ve baba büyük bir hayra kavuşmuştur. Hatta bu çocuk için de külli bir hayırdır. Çünkü masum olarak ahirete gittiği için büyük bir mükafat görecektir. Yaşasa hem kendini hem de ailesini ifsat edecekti.
Duvar düzeltme hadisesi de aynı.
Bu noktada ortaya çıkan hakikat şu: Doğrudan Allah’ın emri ile gerçekleşen işler hep hayırdır. İnsan eli değemeyen kainattaki işleyiş tamamen böyledir. Kainattaki hayat büyük ve mükemmel bir denge içinde devam eder. Hepsi de hayır üzeredir. Zahiren az bir şer gibi olay gözükse de netice tamamen hayırdır. Bazen insanlar bir aslanın bir ceylana saldırıp onu yemesini zahiri merhamete uygun görmezler. Ancak mahlukat birbiri ile dengelenmemiş olsa hayat biter, devam etmez.
İşte bu nedenle mahlukat birbiri ile müthiş bir denge içinde devam ediyor. Büyük balık küçük balığı yutuyor, ama ne küçük balık bitiyor, ne de büyük balık tam bir hakimiyet kuruyor. Eğer büyük balık küçük balıkları yutmasa ve bütün balık yumurtaları balık olarak hayata gözlerini açsa denizler büyük bir balık sürüsü ile istila edilir ve hayat biterdi.
Benzer tarzda şu yaşadığımız hayat da ölüm hakikati ile dengelenmiş. Bu nedenle ölüm doğrudan emr-i İlahiye baktığı için külli hayırdır. Mümin için hayırdır, daha güzel bir aleme gider. Günahkar için hayırdır, çünkü daha fazla günah işlemekten kurtulur. Misalleri çoğaltabilirsiniz.
İşte hayır emr-i ilahi ile tahakkuk ettiğinden Peygamberlere gelen kitaplar külli hayırlardır. Tevrat, İncil ve Kuran gibi. Bu ilahi kelamlarda da Allah emri tahakkuk eder. Tevrat da külli bir hayırdır. Hz. Musa zamanında insanlığa külli hayrın yolunu göstermek için indirilmiştir. Zaten Hz. Musa da o üç olayın da Allah’ın doğrudan emri ile gerçekleştiğini öğrenince itiraz etmemiştir. Hatta öncesinde bu işlerin Allah’ın iradesi ile gerçekleşeğini bilse yine itiraz etmezdi. Sadece cereyan eden olayların kendi ilmi dahilindeki zahiri şeriata göre uygun olmadığını bildiği için itiraz etmiştir. Cenab-ı Hak da ona hadislerin bir de iç yüzü olduğunu öğretmek için Hz. Hızır’ı görevlendirmiştir.
Elbette ki bu kıssa çok daha fazla sırlar ihtiva etmekte. Biz sadece Risale-i Nurdaki dolaylı bir tefsir ve izahına misal olması açısından dikkat çekmek istedik. Bu kıssa ile ilgili Elmalı Hamdi Yazarın tefsirinde çok daha geniş bilgi yer almakta. Meraklı okuyucuyu diğer tefsirlere havale ederek konuyu burada bitiriyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder