Çocuk herzaman yaptığı gibi babasına dert yanıyordu."Amcamlar öyle rahat bir yaşam sürüyorki baba.Biz neden onlar kadar güzel giyinemiyoruz?Onların gezdiklerinin beşte biri kadar hiç gezmedik.Haftasonları hava iyi olursa yakındaki piknik alanına gidiyoruz ailecek hepsi bu"Adam efkarlı bir şekilde baktı çocuğunun gözlerine.Ve sonra çocuğuna mahçup olmuşluğun yanısıra içten içe haklı olduğunu gosteren karışık duygularla seslendi ."Oğul biz kimse gibi zenginimsi gösterişle yaşayamayız.Kazandığımız belli.Elinde olanda yetinirsen kimseye yüzün kara çıkmaz.Ben dedenden böyle gördüm evlat"Çocuk hakvermemişti babasına."Onlarında bir dükkanı var,bizimde."İçten içe böyle söylenirken amcalarının yaşam tarzına imrenmeye devam etti.Küçük yaşta bile babasından para istediğinde"paraları çilli kız yedi"deyip hergün harçlık vermemesine şimdi daha fazla kızıyordu.Yetinmeyi öğretmek istediğini kabullenmek istemiyordu sanki.Birgün kendi posta kutularında bir yığın zarf görünce hepsini avuçlayıp eve girmiş,sonra ise postacının yalnış yaptıgını farketmeden açmıştı zarfları teker teker.Sonrasında ise amcalarının zarflarının soyadlarından dolaýı karıştırılıp kendi posta kutularına atıldığını anlamıştı.Üç farklı icra mektubu ve bir yığın kredi kartı ekstrasıydı.Belliki yakında evleri dahi alınacaktı ellerinden amcalarının.O gösterişli hayatları,gezip tozmaları türlü borçla yapılmıştı demekki.Zarfları doğru kutuya koyarken babasının ne demek istediğini çok iyi anlamıştı çocuk.İlk defa ertesi gün babası"paraları çilli kız yedi oğlum"dediğinde gülerek öptü elini.Ve hayat boyu elindekiyle yetinip,gösteriş meraklısı olmamayı destur edindi kendine..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder