Semayı dinle.
Nasıl "Yâ Celil-i Zülcemal" diyor. Ve arza kulak ver. Nasıl "Yâ Cemil-i Zülcelal" diyor. Ve hayvanlara dikkat et. Nasıl "Yâ Rahman, yâ Rezzak" diyorlar. Bahardan sor. Bak nasıl "Yâ Hannan, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Kerim, yâ Latîf, yâ Atûf, yâ Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin" gibi çok esmayı işiteceksin. Ve insan olan bir insandan sor. Bak nasıl bütün esma-i hüsnayı okuyor ve cebhesinde yazılı. Sen de dikkat etsen okuyabilirsin. Güya kâinat, azîm bir musika-i zikriyedir. En küçük nağme, en gür nağamata karışmakla, haşmetli bir letafet veriyor. Ve hâkeza kıyas et. Fakat çendan insan bütün esmaya mazhardır, fakat kâinatın tenevvüünü ve melaikenin ihtilaf-ı ibadatını intac eden tenevvü-ü esma, insanların dahi bir derece tenevvüüne sebeb olmuştur. Enbiyanın ayrı ayrı şeriatları, evliyanın başka başka tarîkatları, asfiyanın çeşit çeşit meşrebleri şu sırdan neş'et etmiştir. Meselâ: İsa Aleyhisselâm, sair esma ile beraber Kadîr ismi onda daha galibdir. Ehl-i aşkta Vedud ismi ve ehl-i tefekkürde Hakîm ismi daha ziyade hâkimdir.
Sözler - 334
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder