11 Şubat 2025 Salı

KÂİNATA İKİ DEĞİŞİK BAKIŞ

    Amma o müzeyyen Kur'an ise, şu musanna' kâinattır.

O hâkim ise, Hakîm-i Ezelî'dir.

Ve o iki adam ise, birisi yani ecnebisi; ilm-i felsefe ve hükemasıdır.

Diğeri, Kur'an ve şakirdleridir.

Evet Kur'an-ı Hakîm, şu Kur'an-ı Azîm-i Kâinatın en âlî bir müfessiridir ve en beliğ bir tercümanıdır.

Evet o Furkan'dır ki; şu kâinatın sahifelerinde ve zamanların yapraklarında kalem-i kudretle yazılan âyât-ı tekviniyeyi cin ve inse ders verir.

Hem herbiri birer harf-i manidar olan mevcudata "mana-yı harfî" nazarıyla, yani onlara Sâni' hesabına bakar, "Ne kadar güzel yapılmış, ne kadar güzel bir surette Sâni'inin cemaline delalet ediyor" der.

Ve bununla kâinatın hakikî güzelliğini gösteriyor.

Amma ilm-i hikmet dedikleri felsefe ise; huruf-u mevcudatın tezyinatında ve münasebatında dalmış ve sersemleşmiş, hakikatın yolunu şaşırmış.

Şu kitab-ı kebirin hurufatına "mana-yı harfî" ile, yani Allah hesabına bakmak lâzım gelirken; öyle etmeyip "mana-yı ismî" ile, yani mevcudata mevcudat hesabına bakar, öyle bahseder.

"Ne güzel yapılmış"a bedel, "Ne güzeldir" der, çirkinleştirir.

Bununla kâinatı tahkir edip, kendisine müşteki eder.

Evet dinsiz felsefe, hakikatsiz bir safsatadır ve kâinata bir tahkirdir...

Sözler - 131

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder