27 Aralık 2024 Cuma

KIYAMET VAKTİ

 Bediüzzaman Hazretleri de bu hususa bir mektubunda dikkat çekiyor.

Kastamonu Lâhikası’nda ‘Ahirzamandan haber veren mühim bir hadis’ başlıklı bir mektupta “Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar) hak üzerinde galip olacaktır” hadis-i şerifini işârî noktadan tefsir eden Bediüzzaman Hazretleri, ‘ehl-i hakkın 1506 (milâdî 2082) yılına kadar galip, 1542 (miladi 2117) yılına kadar gizli ve mağlubiyet içinde İslâm hizmetine devam edeceğini’ işaret ettikten sonra şöyle diyor:

“‘Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar)’ fıkrası dahi, makam-ı cifrîsi 1545 (miladi 2120) olup kâfirin başında kıyâmet kopmasına ima eder. Lâ ya’lemu’l-ğaybe illâllah.” (Kastamonu Lahikası, s. 26)

Yani Bediüzzman Hazretleri Hicrî 1545 veya Miladi 2120 yılında kıyametin kopacağını ifade ediyor. (Dikkat: 1545 tarihi Rumi tarih ise Miladi tarihte birkaç yıl farklılık olacaktır) Hadis-i şerifin işârî ve cifrî tefsirine istinat ederek böyle tespit yapıyor.

Peki, kıyametin tarihini bilmek mümkün mü?

Cevabı yine Bediüzzaman Hazretleri veriyor:

“Bu imalar gerçi yalnız birer tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil; fakat birden ihtar edilmesi bana kanaat verdi. Hem kıyametin vaktini kat’î tarzda kimse bilmez; fakat, böyle îmalarla bir nevî kanaat, bir galip ihtimal gelebilir.”

Evet, ifadeye göre kıyametin tarihini kat’î tarzda kimse bilemez. Bu tarih mugayyebât-ı hamse (Kıyâmetin ne zaman kopacağı, yağmurun ne zaman yağacağı, rahîmlerde olanı, kişinin yarın ne kazanacağı ve kişinin nerede, ne zaman öleceği) olarak Cenâb-ı Hakkın ilminde saklıdır. Bu sebeple kesin tarih ve gününü bilmek mümkün değil. Ancak bir kanaat ve bir ihtimal ile yakın bir tarih tahmin edilebilir.

Şöyle ki:

Şimdi bir hasta düşünün ki, karaciğer kanserine yakalanmış. Doktora gidiyor. Doktor hastayı muayene ediyor, hastalığı teşhis ediyor, hastalığın ilerleme hızına bakıyor, tedavisinin mümkün olmadığını tespit ediyor ve hasta sahibine diyor ki: “Ne yazık ki hastanız ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Hastalığın ilerleme hızına göre iki ay sonra hastanız ölür.”(Bu olay yaşanmış bir olaydır) Şimdi doktorun bu sözü elbette ki gaybı bilmek değil. Tıp ilmine istinat ederek hasta hakkındaki bir kanaatidir. Elbette ki, böyle bir kanaat kesin değildir. Fakat bakıyorsunuz doktorun söylediği tarihe yakın bir zamanda hasta ahirete intikal etmiş oluyor.


İşte bunun gibi manevî hastalıkların doktoru olan Bediüzzaman Hazretleri de derin hadis ve Kur’ân ilmine istinat ederek dünyanın ne kadar ömrü kaldığını tespit ve teşhis ediyor. Bu tespit ve teşhis de, konusunda uzman bir çok fen âliminin teşhis ve tespitleri ile çakışıyor. Demek ki kıyametin tarihini kesin olarak kimse bilemez, ama yakın bir tahmin ve teşhis yapmak da mümkün gözüküyor. Kim bilir belki de kıyametin tarihi gayb olmaktan çıktı ve âlem-i şehadete girdi. Bu sebeple, yağmurun âlem-i gaybdan çıkıp âlem-i şehadete girdiği zaman tahmin edilebildiği gibi, kıyamet tarihi de bazı insanlar tarafından tahmin edilmekte.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder