9 Ocak 2024 Salı

RAHMET OLAN İTİLAF

 BİR HADİS, BİR YORUM

“Ümmetimin ihtilâfı rahmettir.”

(Câmiü’s-Sağîr, c. 1, s. 106)

BEDİÜZZAMAN Said Nursî’nin yorumuyla bu hadis-i şerifte bildirilen müsbet ihtilâftır. Meselâ hak mezheplerin farklı farklı olması, halk için büyük rahmetleri taşımaktadır. Kur’ân’ı ve sünneti esas alan bir çok tarikatın bulunması insanları birbirine düşürecek bir husus değildir. Günümüzde İslâma hizmet etmeyi gaye edinen bütün grup ve cemaatleri de aynı şekilde düşünmek gerekir.

Burada önemli olan İslâma hizmet eden grupların maksatta ittifak etmesidir. Bütün İslâma hizmet eden grupların ortak amacı, Allah rızası ve İslâmı yüceltmektir, insanlara İslâmı, iman, ibadet ve güzel ahlâkı öğretmektir. Bu aynen Kâbe’ye yapılan hac yolculuğuna benziyor. İnsan hangi taraftan hangi vasıta ile giderse gitsin sonunda Kâbe’ye gidiyor.

İslâma hizmet etmek büyük ve ağır bir taşın kaldırılmasına benziyor. Bu ağır taşın altına ne kadar eller yardım için girerse bundan memnun olmak gerekir.

Amaç birliği içinde olmanın, Allah rızası için çalışmanın ölçüsü de, içinde bulunduğumuz İslâmî mesleğin, ya da grubun muhabbetiyle hareket etmektir. Başka grupları tenkit etmek, eleştirmek amacı unutmak demektir. İhlâs sırrını kaybetmek demektir. Çünkü başkasını eleştiren, onların kusurlarını araştıran kimse, diğer insanları kendi tarafına çekmek isteyen kişidir. Başkalarını beğenmeyen kimse, kendisini, kendi grubunu beğenen kimse demektir. Bu tür davranışlar müsbet değil, menfî ihtilâfa girer, mü’minler arasında tefrika meydana getirir. Bu yüzden bu tefrikaya meydan vermemek için Allah rızasını esas almak gerekir.

Müsbet ihtilâfın bir alâmeti de, insanların İslâmiyet, iman, ahlâk ve ibadet konusunda kimden ve nereden olursa olsun istifadelerine taraftar olmaktır. İhlâs da bunu gerektirir. Yoksa sadece bizim sözlerimizi dinlesinler, bize gelsinler düşüncesi olumsuz ihtilâfa sebep olur.

Müsbet ihtilâfta kin, garaz ve düşmanlık yoktur. Sevgi ve saygı vardır.

Herkesin meşrebi farklıdır. Bu yüzden herkes kendi mizaç ve huyuna göre bir hizmet zemini seçer. “Mü’minler kardeştir” âyetini de kendisi düstur edinir. Başkalarıyla uğraşmaz, kendi hizmetine bakar.

İslâmî hizmetlerin içinde bulunan bir kimse, “Benim hizmetim daha güzeldir” diyebilir. Ama “Hak yalnızca benim hizmetimdir” diyemez. Çünkü bu ikinci görüş, kendi hizmetinin dışında olanları batıl olarak nitelendirmektir. Bu da hak ve hakikate yapılacak büyük bir zulümdür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder