5 Aralık 2021 Pazar

VİCDAN NEDİR?

 Vicdan: Ebediyetten başka hiçbirşeyle tatmin olmaz

Bediüzzaman her insanda bulunan temel duygulardan biri olarak “vicdan”dan söz eder. Doğruyu yapmaya meyletmek ve haksızlık yapmaktan uzaklaşmak isteği bu duygunun sayesinde mümkündür. Bu yönüyle vicdan insanda hükmünü sürekli icraya çalışan bir hakim gibidir. İyiliği, adaleti sururla teşvik, kötülüğü sıkıntı ile tazip eder. Bu nedenle insanın vicdanen rahat ve huzurlu olması ancak fıtrata uygun hareket etmesi ile mümkündür. Bediüzzaman’a göre vicdan fıtrata uygun hareketi sağlamak için insana verilen bir duygu olduğundan, insan ancak bu fıtrat sahibinin isteklerine uygun hareket ettiğinde tam saadetli olabilir.

Vicdanın mutluluk için önemli olmasının bir başka gerekçesi yalnızca sonsuzlukla tatmin olmasıdır. Bediüzzaman’nın ifadesiyle “İnsanın fıtrat-ı zîşuuru olan vicdanı, saadet-i ebediyeye bakar, gösterir. Evet, kim kendi uyanık vicdanını dinlerse, “Ebed, ebed!” sesini işitecektir. Bütün kâinat o vicdana verilse, ebede karşı olan ihtiyacının yerini dolduramaz.” Çünkü insanın “öyle arzuları ve matlapları var ki, ebedî saadetten başka hiçbir şey o­nları tatmin etmiyor. Bundandır ki, bu dünyada dahi nefis devam ve beka hissi ile lezzet alır. Eğer bu ebedi yaşama aldatmacasını taşımasaydı, nefis hiçbirşeyden lezzet alamazdı.

Ölüme karşı tüm isyanlar ve ölümsüzlük için bütün çalışmalar insandaki ebediyet arzusunun bir göstergesidir. Bediüzzaman’a göre bu arzuyu sonsuz bir hayatta, sonsuz bir saadet müjdesi sunan Kur’ân tatmin eder. Yoksa binlerce sene dünya saltanatı dahi olsa ucunda yokluk görünen bir hayat, vicdan için saadetten ziyade azaptır.

Üç temel yetenek

Bediüzzaman’a göre insan yaşayabilmek için üç temel yetenek ile donatılmış ve bu yeteneklere yaratılıştan bir sınırlama konulmamıştır. Bu nedenle aşırı uçlara kaçarak o­nları yanlış kullanmak mümkündür. Meleklerdeki sabit makamlara nisbetle, insanların en aşağı mertebeden meleklerin üzerine geçip kainatın halifeliğine kadar uzanan mertebelere terakkisinde bu yeteneklerin büyük önemi vardır. Bundandır ki, bu temel yeteneklerini Kur’ân’ın emrettiği tarzda orta yola çeken bir insan imtihanı kazanır. Bu yeteneklerin birincisi kuve-i şeheviye ki, cinsi istek kudreti, yemek, içmek, uyumak ve konuşmak gibi yeteneklerdir. İkincisi kuve-i gadabiye ki, zararlı şeyleri def etmeye insanı sevk eden yetenektir. Üçüncüsü ise kuve-i akliye olarak adlandırılan ve iyi ile kötüyü birbirinden ayırmak için verilen akıldır.

İnsanın bu temel yeteneklerine bir sınırlama konulmadığından herbirisinin ifrat, tefrit ve vasat mertebesi bulunur. Bediüzzaman`ın ifadesiyle “kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi humuddur ki, ne helâle ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. İfrat mertebesi fücurdur ki, namusları ve ırzları pâyimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki, helâline şehveti var, harama yoktur…Ve keza, kuvve-i gadabiyenin tefrit mertebesi, cebanettir ki korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi tehevvürdür ki, ne maddî ve ne mânevî hiçbir şeyden korkmaz. Bütün istibdadlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattir ki, hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru olmayan şeylere karışmaz…Ve keza, kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi gabâvettir ki, hiçbir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi cerbezedir ki, hakkı bâtıl, bâtılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya malik olur. Vasat mertebesi ise hikmettir ki, hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, içtinap eder.” Bu anlamda insan yaşamak için kendisine verilen bu üç temel yeteneklerini “orta yol”(vasat)da kullandığında saadeti yakalar. Kur`an gibi semavi mesajlar, haksızlık, zulum ve mutsuzluğa neden olacak bu temel yetenekleri vasata çekmek için gönderilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder