Kur’an-ı Kerîm’de 95 yerde geçen “Salih Amel” kurtuluş olarak imanla birlikte geçiyor. İman, Salih amelsiz, Salih amel, imansız olmuyor. Asr Sûresi’nde “Asra yemin olsun ki; insanlık hüsrandadır. Ancak iman edenler ve Salih amel işleyenler, birbirlerine Hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna” denmektedir. Bu yemini yapan hâşâ ne aramızdan birisi, ne alim, ne evliya ve ne de peygamberdir. Bu yemini yapan her şeyi ol deyince yaratan Allahû Teâlâ’dır. Yarattığı insanın kurtuluşuna sebep olacak amel için yemin ediyor. İman etmek, Salih amel işlemek ve birbirimize Hakkı ve sabrı tavsiye etmek. Birbirimize yardım etmek yerine bolca sabır tavsiye ediyoruz zaten. Hakkı tavsiye etmeyi de bu bağlamda yapıyoruz. Hakk ne ise? Hiç düşünmeden sadece “Allah kerimdir, merak etme” olarak algılıyor ve yapıyoruz veya yaptığımızı sanıyoruz.
Alimlerimiz Salih ameli insan davranışları olarak tefsir etmişlerdir. Sadece namaz kılmak, Oruç tutmak ve Kur’an okumak olarak değil, tüm davranışlarımız. Asansörde veya sokakta karşılaştıklarımıza selam vermek de bir Salih ameldir. Birbirimize tebessüm etmek Salih ameldir. Kibirlenmemek, tevazu sahibi olmak Salih ameldir. Komşularımızdan haberdar olmak ve ihtiyacı olan varsa yardımlaşmak, hele aç olan varsa doyurmak mükemmel bir Salih ameldir. Sokakta soğuktan titremekte olan bir kediye acımak ve ona bir barınak temin etmek, yiyecek vermek de bir Salih ameldir. Başkalarının hakkına girmemek için beklemekte olduğumuz otobüs kuyruğunda sırasını bekleyerek yaşlılara, hamilelere, kadınlara ve çocuklara öncelik vermek de bir Salih ameldir. Kırmızı ışıkta durarak yeşil ışıkta geçeceklerin hakkına girmemek de bir Salih ameldir. Dükkana giren müşterisine veya müşteri olarak girdiği dükkan sahibine yalan söylememek de bir Salih ameldir. Aldatan kişinin kurtuluşu yoktur. Aldanmamak da bir Salih ameldir. Şaka ile bile olsa yalan söylememek de bir Salih ameldir. Ailesi tarafından uyuşturucu satmaya veya dilenciliğe zorla alıştırılan çocukları kurtarmak da Salih bir ameldir.
Siz bu örnekleri daha da çoğaltabilirsiniz. Yani hayatın her yerinde kul hakkına, hatta dilsiz zavallı hayvanların bile haklarına, hatta zikir halindeki çiçeklerin, ağaçların bile hakkına riayet etmek Salih ameldir.
Bir arkadaşım anlatmıştı ibret verici bir olay.(Bir hizmet için Yurt dışına giden bir arķadaşım)anlatıyor.
Almanya’da bir gece yarısı Hagen şehrinde bir dostumla kısa bir gezi dönüşü arabamızı uygun bir yere park ettikten sonra geniş bir ana caddeden karşıya geçecektik. Saat gece 02:00’yi geçmişti ve hiçbir araba ortalıkta gözükmüyordu. Yaya geçidinde ise kırmızı ışık yanıyordu. Biz nasılsa hiç araba yok diye geçecektik ki bir Alman vatandaşı gördük. O yeşil ışığın yanmasını bekliyordu. Biz de haliyle o vatandaştan utanıp bekledik. Yeşil ışık yanınca geçtik. Doğrusu adamın yaptığı idi. Bu imrenilecek bir tutumdu. Adam Salih amel işliyordu. Ama Kur’an’da Salih amel, her seferinde iman ile birlikte zikrediliyordu. O adamın imanî meselesine biz bir şey diyemeyiz ama; salih ameli umursamayan bizim halimiz hiç hoş değil. Rabbimiz Salih amele bu kadar önem versin, hatta Yaradan olarak yemin etsin ve biz aldırmayalım. Büyük gaflet. İmanımızı da kontrol etmemiz gerekiyor.
İman tamam ama; bu gidişle “Salih Amel” meselemizi halletmeden güzel ve mutlu günleri göremeyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder