Aralarımızdakı sürtüşmelere son vermeliyiz.Zira Allah'ın rahmeti ve merhameti birlik ve beraberliğimiz sayesinde bize ulaşacaktır.
Kardeşler arası ve akrabalar arası sürtüşmeleri hayatın tatsız da olsa bir gerçeği saymalıyız ve hiçbir zaman hiçbir sürtüşmeyi daha büyük sıkıntılara neden görmemeliyiz. Mümkünse hemen söndürmeye gayret etmeliyiz. Affedici olmalıyız. Ben haklıyım dâvâsını kesinlikle terk etmeliyiz. Unutmamalıyız ki, sürtüşmeyi uzatan ve dargınlığı sürdüren, haklı da olsa, Allah katında haksızdır! Bilhassa kendi aramızdaki çözemediğimiz problemleri çocuklarımıza asla ve asla yansıtmamalıyız! Kendi problemlerimize çocuklarımızı da ortak görmek ve onları kendi kırgınlığımız dolayısıyla amca, dayı, hala ve teyze gibi (yakın veya uzak fark etmez) akrabalarından koparmak tam mânâsıyla vahşettir. Bu vahşete izin verme garâbetinden Allah için, sadece Allah için sıyrılmalıyız.
**********
Aceba,bir gün adavete değmeyen bir şeye, bir sene kin ve adâvetle mukabele etmeyi hangi insaf kabul eder, bozulmamış hangi vicdana sığar? Halbuki mü'min kardeşinden sana gelen bir fenalığı, bütün bütün ona verip onu mahkûm edemezsin.
Çünkü evvela, kaderin onda bir hissesi var. Onu çıkarıp o kader ve kaza hissesine karşı rıza ile mukabele etmek gerektir.
Sâniyen, nefis ve şeytanın hissesini de ayırıp o adama adâvet değil belki nefsine mağlup olduğundan acımak ve nedamet edeceğini beklemek.
Sâlisen, sen kendi nefsinde görmediğin veya görmek istemediğin kusurunu gör; bir hisse de ona ver.
Sonra bâki kalan küçük bir hisseye karşı en selâmetli ve en çabuk hasmını mağlup edecek af ve safh ile ve ulüvv-ü cenablıkla mukabele etsen, zulümden ve zarardan kurtulursun.
Mektubat[Y] - 291
Bak, hakikat-bin olan, Hafi-i Şirazî'yi dinle:
دُنْيَا نَه مَتَاع۪يسْت۪ى كِه اَرْزَدْ بَنِزَاع۪ى
Yani "Dünya öyle bir meta değil ki bir nizâya değsin." Çünkü fâni ve geçici olduğundan kıymetsizdir. Koca dünya böyle ise dünyanın cüz'î işleri ne kadar ehemmiyetsiz olduğunu anlarsın! Hem demiş:
اٰسَايِشِ دُو گ۪يت۪ى تَفْس۪يرِ ا۪ينْ دُو حَرْفَسْتْ
بَادُوسِتَانْ مُرُوَّتْ بَادُشْمَنَانْ مُدَارَا
Yani "İki cihanın rahat ve selâmetini iki harf tefsir eder, kazandırır: Dostlarına karşı mürüvvetkârane muaşeret ve düşmanlarına sulhkârane muamele etmektir."
Yâ Erhamerrâhimîn, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalplerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur” diye hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryat edip ağladılar.(Şualar, s
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder