15 Mayıs 2021 Cumartesi

BEN BALONCU DEĞİLİM

 Ankara Hukuk Fakültesinde talebe iken Eskişehir adliyesinde avukatlık stajı yapan Kemal Taner, gerek mahkemeye, gerekse hapishaneye rahatlıkla girip çıkıyordu. O sıralar Hapishanede Bediüzzaman Hazretleriyle aralarında geçen bir hatırayı şöyle naklediyor:

"Hapishaneye yanına görüşmeye gitmiştim. Namazı yeni kılmış, tesbih çekiyordu. Elini öptükten sonra kendilerine dedim ki: 

“Efendim, size birçok keramet gösterir, diyorlar. Hâlbuki ben sizden herhangi bir harika hal ve vezayit görmedim. Eğer böyle birşey gösteriyorsanız, bana da gösterin, meselâ şu elinizdeki tesbih kendi kendine yürüsün.”

"Bediüzzaman Hazretleri tebessüm etti. Bana temsilî şu hikâyeyi anlattı:

"Bir adamın çok sevdiği, sevimli, sevgili bir tek oğlu varmış. Adam bu kıymetli yavrusuna, çok değerli bir hediye almak için, kuyumcu dükkânına götürmüş, Çok çeşitli elmas ve mücevherattan hangisini beğenir ve isterse oğluna alacakmış.

"Mücevherat dükkânında, kuyumcu adam, dükkânı süslemek için; tavana,çok çeşitli renklerde, kırmızı, yeşil, mavi, mor, pembe, sarı her renkte büyük balonlar asmış. Çocuk dükkâna girince mütemadiyen tavandaki balonlara bakarak, 'Baba ben bu balonlardan isterim' diye tutturmuş,başlamış ağlamaya. Adam, 'Oğlum, ben sana çok pahalı ve kıymetli,elmas, mücevher alacağım' diyormuş, Çocuk ise, 'Ben balon isterim' diye ağlayıp duruyormuş. Bu misali bana anlatan Bediüzzaman Hazretleri, sözlerine devamla:

"Ben Kur'ân'ın elmas ve mücevherat dükkânının bekçisiyim, dellalıyım. Ben baloncu değilim. Benim dükkânımda, benim pazarımda, Kur'ân'ın ebedi ve ölümsüz elmasları var. Ben bunlarla meşgulüm. Ben Kur'ân nurunu ilân ediyorum, balonculuk yapmıyorum' dedi.

"Bediüzzaman Hazretlerinin ne demek istediğini anlamıştım, yaptığım hareketten dolayı mahçup olmuştum."   

Son Şahitler 2.Cilt s. 67


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder