Sünnet-i Seniyenin meratibi var.
Bir kısmı vâcibdir, terkedilmez.
O kısım, Şeriat-ı Garra'da tafsilatıyla beyan edilmiş.
Onlar muhkemattır, hiçbir cihette tebeddül etmez.
Bir kısmı da, nevafil nev'indendir.
Nevafil kısmı da, iki kısımdır.
Bir kısım, ibadete tâbi' Sünnet-i Seniye kısımlarıdır.
Onlar dahi şeriat kitablarında beyan edilmiş.
Onların tağyiri bid'attır.
Diğer kısmı, "âdâb" tabir ediliyor ki, Siyer-i Seniye kitablarında zikredilmiş.
Onlara muhalefete, bid'a denilmez.
Fakat âdâb-ı Nebevîye bir nevi muhalefettir ve onların nurundan ve o hakikî edebden istifade etmemektir.
Bu kısım ise, örf ve âdât ve muamelât-ı fıtriyede Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın tevatürle malûm olan harekâtına ittiba etmektir.
Meselâ: Söylemek âdâbını gösteren ve yemek ve içmek ve yatmak gibi hâlâtın âdâbının düsturlarını beyan eden ve muaşerete taalluk eden çok Sünnet-i Seniyeler var.
Bu nevi Sünnetlere "âdâb" tabir edilir.
Fakat o âdâba ittiba eden, âdâtını ibadete çevirir, o âdâbdan mühim bir feyz alır.
En küçük bir âdâbın müraatı, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı tahattur ettiriyor, kalbe bir nur veriyor.
Sünnet-i Seniyenin içinde en mühimmi, İslâmiyet alâmetleri olan ve şeaire de taalluk eden Sünnetlerdir.
Şeair, âdeta hukuk-u umumiye nev'inden cem'iyete ait bir ubudiyettir.
Birisinin yapmasıyla o cem'iyet umumen istifade ettiği gibi, onun terkiyle de umum cemaat mes'ul olur.
Bu nevi şeaire riya giremez ve ilân edilir.
Nafile nev'inden de olsa, şahsî farzlardan daha ehemmiyetlidir.
Lemalar - 53
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder