Bedîüzzaman küçük yaşından beri, halkların mukabilsiz hediyelerinden istiğna etmiştir.
Hediye kabul etmemeyi meslek edinmiştir.
Zindandan zindana, memleketten memlekete sürgün edildiği zamanlarda, ihtiyarlığın tahmil ettiği zaruretler içinde dahi, bu seksen senelik istiğna düsturunu bozmamıştır.
En has bir talebesi, bir lokma birşey hediye etse, mukabilini verir; vermese dokunur.
Neden hediye kabul etmediğinin sebeblerinden birisi olarak der ki: "Bu zaman, eski zaman gibi değildir.
Eski zamanda imanı kurtaran on el varsa, şimdi bire inmiş.
İmansızlığa sevk eden sebebler eskiden on ise, şimdi yüze çıkmış.
İşte böyle bir zamanda imana hizmet için, dünyaya el atmadım, dünyayı terk ettim.
Hizmet-i imaniyemi hiçbir şeye âlet etmeyeceğim" der.
Hazret-i Üstad, kendi şahsı için birisi zahmet çekse, bir hizmetini görse; mukabilinde bir ücret, bir teberrük verir.
Aksi halde, ruhuna ağır gelir, hoşuna gitmez.
Bedîüzzaman Said Nursî; Kur'an, İman ve Din'e yaptığı hizmetinde, senelerden beri mütemadî bir tarassud ve tecessüs, takibat ve tedkikat altında bulundurulmuştur.
Yalnız ve yalnız rıza-yı İlahî için, yalnız ve yalnız hakikat için İslâmiyet'e hizmet ettiği ve hizmet-i Kur'aniyesini hiçbir şeye âlet etmediği müteaddid mahkemelerde de sabit olmuştur.
Sözler -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder