Türkiye’yi terk edenler, terk etmeye niyet edenler, gelecekten ümidini kesenler… Dâvâsını, dersini, okulunu bırakanlar… Durun, nereye gidiyorsunuz?
Akademisyenler, öğrenciler, gençler, sanayici ve iş adamları, dinî ve millî değerlere katkıda bulunan kanaat önderleri nereye gidiyorsunuz? Bu mübarek ülke hepimizin. Ülkeyi maddî ve manevî olarak fakir bırakmaya hakkınız yok. Sizi anlıyorum; şartlar zorlaştı, nefes almak bile bazen zor geliyor. Hak veriyorum. Ama bu sıkıntıları hep birlikte aşacağız. Her zaman kış olmaz. Her kışın bir baharı, her gecenin bir sabahı vardır.
“MEKKE’DE OLSAM BİLE…”
“Ben acele ettim, kışta geldim. Sizler cennetâsa bir baharda geleceksiniz” diyen Bediüzzaman daha zor ve çetin şartlarda bile –çok âlimlerin gitmesine mukabil- ülkeyi terk etmedi. Sürgün için almaya geldiklerinde ‘engel olalım, seni yurtdışına kaçıralım’ diyenlere; “Ben kendi isteğimle Anadolu’nun bağrına gidiyorum. Mekke’de olsam bile buraya gelmem gerekirdi. Çünkü cephe burasıdır” diyerek tekliflerini kabul etmedi. Mekke dönemi sıkıntısını, zorluğunu ve mücadelesini yaşamadan Medine/Medeniyet saadetini yaşamak mümkün değil. İlâhî kanun böyle.
Bazılarının gitmesi ve çekilmesi sizi ümitsizliğe düşürmesin. Bilâkis onların vazifelerini de yapmak için gayretinizi arttırın. Korkusundan dersi, sohbeti, gayreti, cami ve cemaati bırakanlar dün de vardı; bu gün de var. Hiç şüphesiz yarın da olacak. Halkın normal zamanda teveccüh gösterip, zor zamanda çekilmesi sizin moralinizi bozmasın. Netice üzerine hizmetinizi bina etmeyip, Allah rızası için, vatan ve milletin selâmeti için her türlü sıkıntılara göğüs gerip işinize, dersinize, tahsilinize, hizmetinize devam edin. Karanlığa kızmak, küsmek yerine bir mum yakın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder