Malûm olduğu üzere, hadis-i şeriflerdeki ifadelerde ‘iş’lerin ehil olanlara verilmemesi ‘kıyamet alâmetleri’ olarak anlatılır. “İş”lerin ehil olanlara verilmesi gerektiği Kur’ân’da da emredilir.
Hatırlamak gerekirse, bu konudaki âyetlerden biri şöyledir: “Allah size, mutlaka emanetleri [işleri] ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder.” (Nisa Sûresi, Âyet: 58)
Benzer şekilde hadis-i şeriflerde de işlerin ehil olanlara tevdî edilmesi gerektiği hatırlatılır. Bu konudaki hadis-i şeriflerden birinde Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “İş ehli olmayana (lâyık olmayana) tevdî edildiği (verildiği) zaman, kıyameti bekle.”
“İşi ehil olana verme” konusundaki ikazlar dikkate alınmış olsaydı, belki de bugün içinde bulunduğumuz problemlerle karşılaşmazdık. Tabiî ki ‘işi ehline verme’ konusu çok iyi tahlil edilmelidir. “Emaneti ehil olana teslim etme” konusu sadece maddî işler için geçerli değil. Aynı ölçüler siyasî ve sosyal hadiselerde de geçerlidir. Bu noktadaki ihmalin faturasını sadece bu ihmali yapanlar değil bütün bir Türkiye ödüyor.
Bakınız, doğrudan değilse de dolaylı olarak ödediğimiz fatura bir uzman tarafından nasıl formülleştirilmiş: İçişleri Bakanlığı Müfettişi Vahdettin Özcan, “Adam kayırmacılık, siyasal kayırmacılık, hizmet kayırmacılığı, rant kollama, vurgunculuk, lobicilik, rüşvet, hediye alma, verimsizlik ve israf kamudaki yozlaşma örnekleridir. Yozlaşmanın sonucunda da yönetime karşı güven krizi ve liyakatsizliği meydana getiriyor. Bizim en önemli sorunumuz da liyakatsizlik yani işin ehline verilmemesidir.” (Yeni Asya, 22 Mayıs 2010)
Malûm olduğu üzere Risâle-i Nur eserlerinde de “işin ehline verilmesi” noktasında çok ikazlar vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder