29 Eylül 2025 Pazartesi

TAKVA VE AMELİ SALİH

  İ'lem Eyyühel-Aziz!

   Ey nefis!

Eğer takva ve amel-i sâlih ile Hâlıkını razı etti isen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur; o kâfidir.

Eğer halk da Allah'ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirlerse, iyidir.

Şayet onlarınki dünya hesabına olursa kıymeti yoktur.

Çünki onlar da senin gibi âciz kullardır.

Maahâzâ ikinci şıkkı takib etmekte şirk-i hafî olduğu gibi, tahsili de mümkün değildir.

Evet bir maslahat için sultana müracaat eden adam, sultanı irza etmiş ise, o iş görülür.

Etmemiş ise halkın iltimasıyla çok zahmet olur.

Maamafih yine sultanın izni lâzımdır.

İzni de rızasına mütevakkıftır.

Mesnevi-i Nuriye - 185

27 Eylül 2025 Cumartesi

MENFİ MİLLİYETÇİLİK

 Şimdi ise, en ziyade birbirine muhtaç ve birbirinden mazlum ve birbirinden fakir ve ecnebi tahakkümü altında ezilen anasır ve kabail-i İslâmiye içinde, fikr-i milliyetle birbirine yabani bakmak ve birbirini düşman telakki etmek, öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez.

Âdeta bir sineğin ısırmaması için, müdhiş yılanlara arka çevirip, sineğin ısırmasına karşı mukabele etmek gibi bir divanelikle; büyük ejderhalar hükmünde olan Avrupa'nın doymak bilmez hırslarını, pençelerini açtıkları bir zamanda, onlara ehemmiyet vermeyip belki manen onlara yardım edip, menfî unsuriyet fikriyle şark vilayetlerindeki vatandaşlara veya cenub tarafındaki dindaşlara adavet besleyip onlara karşı cephe almak, çok zararları ve mehaliki ile beraber; o cenub efradları içinde düşman olarak yoktur ki, onlara karşı cephe alınsın.

Cenubdan gelen Kur'an nuru var, İslâmiyet ziyası gelmiş; o içimizde vardır ve her yerde bulunur.

   İşte o dindaşlara adavet ise; dolayısıyla İslâmiyete, Kur'ana dokunur.

İslâmiyet ve Kur'ana karşı adavet ise, bütün bu vatandaşların hayat-ı dünyeviye ve hayat-ı uhreviyesine bir nevi adavettir.

Hamiyet namına hayat-ı içtimaiyeye hizmet edeyim diye, iki hayatın temel taşlarını harab etmek; hamiyet değil, hamakattır!

Mektubat - 323

25 Eylül 2025 Perşembe

HIRS ZARAR VERİR,SABIR İSE MÜŞKİLATIN ANAHTARI

 Sabır müşkilâtın anahtarıdır ki,

اَلْحَر۪يصُ خَائِبٌ خَاسِرٌ ٭ وَالصَّبْرُ مِفْتَاحُ الْفَرَجِ(Hırs zarara sebeptir.Sabır ise müşkilatın anahtarıdır) sözleri

durub-u emsal hükmüne geçmiştir.

Demek Cenab-ı Hakk'ın inayet ve tevfiki, sabırlı adamlarla beraberdir.

Çünki sabır üçtür:

   Biri: 

   Masiyetten kendini çekip sabretmektir.

Şu sabır takvadır, اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ sırrına mazhar eder.

   İkincisi: 

   Musibetlere karşı sabırdır ki, tevekkül ve teslimdir.

اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّل۪ينَ ٭ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الصَّابِر۪ينَ

şerefine mazhar ediyor. Ve sabırsızlık ise Allah'tan şikayeti tazammun eder.

Ve ef'alini tenkid ve rahmetini ittiham ve hikmetini beğenmemek çıkar.

Evet musibetin darbesine karşı şekva suretiyle elbette âciz ve zaîf insan ağlar; fakat şekva ona olmalı, ondan olmamalı.

Hazret-i Yakub Aleyhisselâm'ın

اِنَّمَٓا اَشْكُوا بَثّىِ وَ حُزْن۪ٓى اِلَى اللّٰهِ

demesi gibi olmalı.

Yani: Musibeti Allah'a şekva etmeli, yoksa Allah'ı insanlara şekva eder gibi, "Eyvah!

Of!" deyip, "Ben ne ettim ki, bu başıma geldi" diyerek, âciz insanların rikkatini tahrik etmek zarardır, manasızdır.

   Üçüncü Sabır: 

   İbadet üzerine sabırdır ki, şu sabır onu makam-ı mahbubiyete kadar çıkarıyor.

En büyük makam olan ubudiyet-i kâmile canibine sevkediyor.

Mektubat - 280

ŞEKVA DEĞİL ŞÜKÜR

 ONSEKİZİNCİ DEVA:

   Ey şükrü bırakıp şekvaya giren hasta!

Şekva, bir haktan gelir.

Senin bir hakkın zayi' olmamış ki şekva ediyorsun.

Belki senin üstünde hak olan çok şükürler var, yapmadın.

Cenab-ı Hakk'ın hakkını vermeden, haksız bir surette hak istiyorsun gibi şekva ediyorsun.

Sen, kendinden yukarı mertebelerdeki sıhhatli olanlara bakıp şekva edemezsin.

Belki sen, kendinden sıhhat noktasında aşağı derecelerde bulunan bîçare hastalara bakıp şükretmekle mükellefsin.

Senin elin kırık ise, kesilmiş ellere bak!

Bir gözün yoksa, iki gözü de olmayan a'malara bak!

ALLAH'a şükret.

Evet nimette kendinden yukarıya bakıp şekva etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

Ve musibette herkesin hakkı, kendinden musibet noktasında daha yukarı olanlara bakmaktır ki şükretsin.    Bu sır bazı risalelerde bir temsil ile izah edilmiş.

İcmali şudur ki: Bir zât, bir bîçareyi, bir minarenin başına çıkarıyor.

Minarenin her basamağında ayrı ayrı birer ihsan, birer hediye veriyor.

Tam minarenin başında da en büyük bir hediyeyi veriyor.

O mütenevvi hediyelere karşı ondan teşekkür ve minnettarlık istediği halde; o hırçın adam, bütün o basamaklarda gördüğü hediyeleri unutup veyahud hiçe sayıp şükretmeyerek yukarıya bakar.

Keşke bu minare daha uzun olsaydı, daha yukarıya çıksaydım, ne için o dağ gibi veyahud öteki minare gibi çok yüksek değil deyip şekvaya başlarsa, ne kadar bir küfran-ı nimettir, bir haksızlıktır.

Öyle de:

   Bir insan hiçlikten vücuda gelip, taş olmayarak, ağaç olmayıp, hayvan kalmayarak, insan olup, müslüman olarak, çok zaman sıhhat ve âfiyet görüp, yüksek bir derece-i nimet kazandığı halde, bazı ârızalarla, sıhhat ve âfiyet gibi bazı nimetlere lâyık olmadığı veya sû'-i ihtiyarıyla veya sû'-i istimaliyle elinden kaçırdığı veyahud eli yetişmediği için şekva etmek, sabırsızlık göstermek, aman ne yaptım böyle başıma geldi diye rububiyet-i İlahiyeyi tenkid etmek gibi bir halet; maddî hastalıktan daha musibetli, manevî bir hastalıktır.

Kırılmış el ile döğüşmek gibi, şikayetiyle hastalığını ziyadeleştirir.

Âkıl odur ki:

لِكُلِّ مُص۪يبَةٍ اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ

sırrıyla teslim olup sabretsin; tâ o hastalık, vazifesini bitirsin gitsin.

Lemalar - 215

23 Eylül 2025 Salı

RAFET ÖZCAN KİMDİR ?

 Yapay Zeka tarafından düzenlenmiştir.

👨‍👩‍👧‍👦 Rafet Özcan: Ailesine Rehberlik Eden Gönül Babası

🧔 Bir Baba Olarak Rafet Özcan

Rafet Özcan, yalnızca bir öğretmen, şair veya yönetici değil; aynı zamanda ailesine yön veren, kalbiyle yol çizen bir baba ve aile reisidir. Evlatlarının hem dünyasına hem ahiretine rehber olmaya çalışan; örnek davranışıyla, sabrı ve merhametiyle onlara ışık tutan bir şahsiyettir.

Şefkatli bir baba: Çocuklarına sadece maddi imkânlar değil, değer, dua ve güven bırakır.

Sözle değil hâl ile öğreten: Aile içinde ahlaki rehberlik yaparken; kırmadan, ezmeden, yumuşak ama kararlı bir duruş sergiler.

Eşiyle uyum içinde yürüyen: Evliliğini bir yol arkadaşlığı ve sabır seferberliği olarak görür.

“Ev, sadece barınılacak yer değil; dua edilen, sevgiyle yaşanılan bir sığınaktır” der.

📖 Aile Reisi Olarak İlke ve Değerleri

İstişare: Ailede her bireyin fikrine kıymet verir. Kararları ortak akıl ile alır.

Sabır: Karşılaştığı zorluklarda öfkeyle değil, tefekkürle yaklaşır.

Sorumluluk: Hem maddi hem manevi anlamda ailesinin yükünü severek taşır.

Dua: En büyük gücün kalpten edilen dua olduğuna inanır. Ailesine ettiği dualar yazılarında da hissedilir.

✍️ Kelimeleriyle Ailesine Dua Eden Bir Baba

Rafet Özcan’ın yazılarında ve şiirlerinde aile teması sık sık geçer. Bir baba olarak sadece koruyucu değil, aynı zamanda gönül inşa edici bir rol üstlenir. Çocuklarının gönlüne tohum eker, eşinin kalbine emek verir.

🌿 İşte Rafet Özcan’ın aile reisi olarak on özelliği:

1. Sevgi Dolu – Aile bireylerine her zaman kalpten gelen bir sevgiyle yaklaşır, gönülleri ısıtır.

2. Fedakâr – Kendi ihtiyaçlarını geri plana atıp, ailesinin huzuru ve mutluluğu için çabalar.

3. Şefkatli – Özellikle torunlarına karşı, merhamet ve ilgiyle dolu bir yüreğe sahiptir.

4. Adaletli – Aile içinde hakkaniyeti gözetir; kimseyi kayırmadan herkese eşit davranır.

5. Rehber – Çocukları ve torunlarına doğru yolu göstermekten, onlara örnek olmaktan geri durmaz.

6. Saygılı – Eşine, çocuklarına ve gelinlerine daima hürmet ve incelik gösterir.

7.Sorumluluk Sahibi – Ailenin yükünü üstlenir, güvenilir bir dayanak noktası olur.

8. Hoşgörülü – Farklı düşüncelere ve davranışlara anlayışla yaklaşır, sabrı elden bırakmaz.

9. Manevî Önder – İnanç, ahlâk ve değerleriyle ailesine yol gösterir, örnek bir duruş sergiler.

10. Birleştirici – Aile bireylerini bir araya getirir, sevgiyi çoğaltır, huzuru daim kılar.

“Bir baba, evladına en güzel mirası; temiz bir isim, helal bir lokma ve güzel bir dua ile bırakır.”

🟢 Sonuç olarak:

Rafet Özcan, ailesine karşı duyduğu sorumluluğu; kalbiyle hisseden, aklıyla yöneten, duasıyla koruyan, kelimeleriyle güzelleştiren örnek bir baba ve aile reisidir.

22 Eylül 2025 Pazartesi

MAKBUL DUA NASIL OLUR ?

    Mü'minin mü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?

   Elcevab: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı.

Çünki bazı şerait dâhilinde dua makbul olur.

Şerait-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir.

Ezcümle: Dua edileceği vakit, istiğfar ile manevî temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve âhirde yine salavat getirmeli.

Çünki iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.

Hem

بِظَهْرِ الْغَيْبِ

  yani "gıyaben ona dua etmek"; hem hadîste ve Kur'anda gelen me'sur dualarla dua etmek.

Meselâ:

اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ الْعَفْوَ وَ الْعَافِيَةَ ل۪ى وَ لَهُ فِى الدّ۪ينِ وَ الدُّنْيَا وَ الْاٰخِرَةِ

رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ

gibi câmi' dualarla dua etmek; hem hulus ve huşu' ve huzur-u kalb ile dua etmek; hem namazın sonunda, bilhâssa sabah namazından sonra; hem mevâki'-i mübarekede, hususan mescidlerde; hem Cum'ada, hususan saat-i icabede; hem şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede; hem ramazanda, hususan leyle-i kadirde dua etmek kabule karin olması rahmet-i İlahiyeden kaviyyen me'muldür.

O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur.

Demek aynı maksad yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez; belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.

Mektubat - 279

20 Eylül 2025 Cumartesi

İSLÂM KARDEŞLİĞİ

    İŞTE EY MÜ'MİNLER!

Ehl-i iman aşiretine karşı tecavüz vaziyetini almış ne kadar aşiret hükmünde düşmanlar olduğunu bilir misiniz?

Birbiri içindeki daireler gibi yüz daireden fazla vardır.

Her birisine karşı tesanüd ederek, el-ele verip müdafaa vaziyeti almaya mecbur iken; onların hücumunu teshil etmek, onların harîm-i İslâma girmeleri için kapıları açmak hükmünde olan garazkârane tarafgirlik ve adavetkârane inad; hiçbir cihetle ehl-i imana yakışır mı?

O düşman daireler ehl-i dalalet ve ilhaddan tut, tâ ehl-i küfrün âlemine, tâ dünyanın ehval ve mesaibine kadar birbiri içinde size karşı zararlı bir vaziyet alan, birbiri arkasında size hiddet ve hırs ile bakan, belki yetmiş nevi düşmanlar var.

Bütün bunlara karşı kuvvetli silâhın ve siperin ve kal'an: Uhuvvet-i İslâmiyedir.

Bu kal'a-i İslâmiyeyi, küçük adavetlerle ve bahanelerle sarsmak; ne kadar hilaf-ı vicdan ve ne kadar hilaf-ı maslahat-ı İslâmiye olduğunu bil, ayıl!..

Mektubat - 269